Sağlık Sen Şube Başkanı Hasan Hüseyin Köksal, uzun süren suskunluğunu bozdu.

Yaptığı bir açıklama var.

Okuyunca şaşırmamak, “keşke suskunluğunu bozmasaydı” dememek elde değil…

Açıklama “suçlama” içerikli…

Hedefindeki kişi de belli…

 Eğitim Sen Başkanı Faik Alkan…

Açıkça ismini de veriyor zaten…

“…Sayın Faik Alkan kendisi eğitimci ve STK Başkanı. Hali ile öğretmenler için kendi görüşlerini dile getiriyor. Öğretmenlerin aşılama sıkıntısından tutun öğretmenlerin ölüm  ile yüz yüze gelmesi ile her gün basında meydanda…”

Doğrudur.

Eğitim Sen Başkanı Faik Alkan, kısa aralıklarla sürekli bilgilendirmelerde bulunuyor. Okullardaki korona virüs vakalarını kamuoyuna aktarıyor.

İyi de yapıyor.

Onun bilgelendirmeleri sayesinde okullardaki gerçekler öğreniliyor.

Bundan şu veya bu nedenle rahatsız olanlar olabilir.

Ancak Sağlık Sen Başkanı Hasan Hüseyin Köksal’ın rahatsız olması için bir neden yok.

Açıklamasından anlaşılıyor ki, rahatsız olmuş.

Haydi onun için de “neyse” denilsin.

Ancak, rahatsızlığını ortaya koyarken yaptığına “neyse” demek olanaksız…

Öğretmenler ile sağlık çalışanlarını kıyaslıyor…

Bunu yaparken söyledikleri inanılır gibi değil…

“Hükümet öğretmenleri maddi ve manevi mağdur etmemiştir.

Sağlık çalışanları, normal devlet memurlarından tam iki kat fazla mesai yaparak, öğretmenlerden maaş olarak ortalama 1100-1600 TL eksik ödeme almıştır. Sizin okula gitmekte risk gördüğünüz zamanda her gün benim meslektaşlarım  virüsün yuvasına, covidli hastanın bakımı, tedavisi için saatlerce covid servis ve covid yoğun bakımlarında, kimsenin normal zamanda maske ile dolaşmadığı ülkemizde saatlerce maske ve tulum içinde zaman geçiriyor.

Sizler uzaktan evde, tatilde, sokakta özgürce idari izinli iken bizler hak ettiğimiz izinleri kullanamadık. Sizler ailecek virüs  ile bilgileri tvden izlerken bizler bu savaşı cephede veriyoruz. Kendimizi geçtik ailemizi, çocuklarımızı görmeden günler geçirdik. Birçok meslektaşınızın sosyal medyasında yasak günleri dahil mangalda, doğada, rakı balık yaparken eğlenceli fotoğrafları mevcut. Hakkınız olan istek ve talepleri tabiki yapın ama amacınız üzüm yemek değil bağcıyı dövmek.

Dediğim gibi hiçbir meslek grubu ile sorunumuz yok ancak aylardır izin almamış, istifa etmek yasak.Covid ile mücadelede çalışanlarının ücret dahi almadığı gibi aylık kazançlarında 1000 TL üzeri kayıpların olduğu, yüzlerce şehit 100 bin pozitif vakası olan ölenin dahi görev şehidi sayılmadığı sistemde virüse karşı en rahat meslek grubu olarak geçiren öğretmenlerin hakkını savunurken başka meslek grubunu incittiğinizi unutmayın. “

Şu sözlere bakın…

“İki meslek gurubunu karşı karşıya getirmek için söylenmiş provakatif sözler” dememek elde değil…

Eğitim Sen Başkanı Faik Alkan’ın açıklamaları ortada…

“Sağlıkçıları incitecek” türden tek bir sözü yok.

Tam aksine sağlık çalışanlarının hakkını savunmak için yaptığı açıklamalar da var.

Korona virüs salgını sürecinde sağlık çalışanlarının mücadelesini takdir etmeyen yok.

Özverili mücadelelerine karşın sağlık çalışanlarının hakketttikleri karşılığı alamadıkları da bilinen bir gerçek…

Sürekli dile de getiriliyorlar zaten…

Sağlık Sen Başkanı olarak Hasan Hüseyin Köksal’ın dile getirmesi de doğal… Görevi zaten…

İyi de sağlık çalışanlarının özverili çalışmalarını ve mağduriyetlerini dile getirmek yerine öğretmenlere dil uzatmak niye…

Anlamak da kabullenmek de olanaksız…

Faik Alkan’a yönelik olarak “amacınız üzüm yemek değil bağcıyı dövmek” diyor ya…

Asıl kendisinin yaptığı o…

Söylediği şu sözlere bir bakın…

“…Gördüğüm kadarı ile derdiniz ne öğretmen, ne aşı… Beraber yol yürüdüğünüz Kıymetli Prof. Dr. Gaye Usluer hocamın covid felaket tellallığı yaptığı ama karşılığında Osmangazi Üniversitesinde çalıştığı bölümde kaç hasta baktığı, kaç gün işe geldiği, covid ile mücadelede hangi akademik çalışma ile mücadele ettiğini bilmiyoruz…”

Bu sözlerin “sağlık çalışanlarının haklarını savunmak” ile ne ilgisi var.

Prof. Dr. Gaye Usluer’in yaptığı bilgilendirmeleri “felaket tellallığı” olarak nitelendiriyor.

Yahu korona virüs salgınındaki tablo ortada…

Sağlık Bakanı tarafından açıklananı bile korkunç…

Türkiye, vaka sayısında “Dünya birincisi” konumunda… Eskişehir’deki vaka sayısı da ürkütücü boyutlara ulaşmış durumda…

Bunlar, artık gizlenemeyen gerçekler.

Bunları dile getirmek “felaket tellallığı” olmaz, tam aksine “doğru bilgilendirme” ve “uyarı” olur.

Aslında, yalnızca bu söyledikleri bile Hasan Hüseyin Köksal’ın amacını ortaya koyuyor.

Amacı “sağlık çalışanlarının hakkını” korumak, kendi deyimi ile de “üzüm yemek” falan değil… “Siyasi” bir amaçla görev ve sorumlulukların yerine getirmeye çalışanları “dövmeye” çalışıyor.

Söylenecek daha çok şey var.

Ama “neyse” diyelim…

Başlangıçta belirttik… Keşke suskunluğunu bozmasaydı.