Mustafa Kemal Atatürk'ün, değeri zamanla azalmıyor; bilakis, kendi çağını aşan, siyasî vizyonu, günümüz politikasına, ışık tutmaya devam ediyor. Az zamanda, çok ve büyük işler başaran Atatürk, hakkında, dünyada, yüzlerce makale ve onlarca kitap yazıldı.
Ayrıca Atatürk, gerçeğin adamıdır. Nerde ne yaptı, neye karar verdi ise daima en iyisini yapmış, en hayırlısına da karar vermiştir. Bu hayırlı işlerden biri de Bozkırın ortasında kurulan, “REFİK SAYDAM HIFZISIHHA ENSTİTÜSÜ’ dür.
ATATÜRK, döneminde, gerçekleştirilen, Refik Saydan Hıfsıhha Enstitüsü’ nün, Corona Virüs(Covir19) salgını sebebiyle “yoğun bakım”, “serum” ve “aşı” ihtiyacı karşısında, önemi, bir kez daha hatırlandı.
Neden kapatıldı, en iyi AKP kurmayları bilir ama kapatılmasının, hiçbir mazereti olmaz. Çünkü dünyada, sağlık, en öncelikli değerdir. Dünya da en büyük zenginlikte sağlıktır. Corona Virüsü ile bu bir kez daha kanıtlandı.
REFİK SAYDAM HIFZISIHHA ENSTİTÜSÜ’ nün kurulmasının, en önemli nedeni bulaşıcı hastalıklardı. K. Karabekir, Dr. A. Noyan, Dr. Tevfik Sağlam ve niceleri gibi. Salgın hastalıkların, nelere mal olduğunu bizzat yaşayarak, acı bir şekilde öğrenmişlerdi.
Nitekim 3. Ordu’da, başta tifüs olmak üzere çeşitli bulaşıcı hastalıklara yakalanan, 15.845 kişiden 2927 kişini öldüğü 1915 tarihli bir raporda belirtilmişti.
Cumhuriyet’in, ilk yıllarında, Ankara’da, Aşı ve Serum Laboratuvarlarının temelleri atıldı. Mustafa Kemal Paşa’nın, dava arkadaşlarından, Sağlık Bakanı ve ileride Başvekil olacak Dr. Refik Saydam’ın adı bu kuruma verildi ve yıllar içinde ilave laboratuvarlarla bir enstitü şekline dönüştü.
27 Mayıs 1928’de Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü adı verilen Türkiye’nin, ilk halk sağlığı laboratuvarı hizmete girdi. Enstitü, hızlı yayılan enfeksiyon hastalıklarıyla mücadele etmeye başladı.
1935 yılında, Farmakoloji Şubesi kurularak, yerli ve yabancı ilaçlar ile diğer hayati maddelerin kontrolüne geçildi. 1936 yılında, Hıfzıssıhha Okulu açıldı. 1937 yılında, kuduz serumu üretilmeye başlandı.
Aşı ve Serum Şubesi Müdürlüğü, Difteri, Boğmaca, Tetanoz ve her türlü, tedavi anti-serumunun üretildiği bölümdü.
Üretilen anti serumlar arasında, akrep, yılan sokmalarına karşı serumlar olduğu gibi, gazlı kangren anti serumları da bulunmaktaydı. Enstitü Mustafa Kemal Atatürk, hayatını kaybettikten sonra öyle başarılı işler yaptı ki 1940’lı yıllarda, Türkiye, Ortadoğu ülkelerine Tifüs aşısı satacak noktaya geldi.
1942 yılında, tifüs aşısı ve akrep serumu üretimine başlandı. 1947 yılında, Biyolojik kontrol Laboratuvarı kuruldu.
. Gıda kontrolü, İlaç Kontrolü, Farmakoloji, Parazitoloji, Su Analizleri, Mikoloji, Bakteriyoloji, Viroloji, Kültür Kolleksiyonu ve Antijen-antiserum laboratuvarı, Devlet’in hakem laboratuvarları, Tüberküloz Referans, Biyolojik Kontrol, Frengi teşhisinde TPİ testi, Toksoplazma laboratuvarlarını sayarken, daha sonraları ilave edilen Hematoloji, Biyokimya ve immünglobülin üretimi laboratuvarları yer aldı.
Viroloji şubesi de Riketsiya ve Virüs aşıları üretmekteydi. Kızamık ve Çocuk Felci haricinde, Tifüs, Kuduz, sonradan Dünya Sağlık Teşkilatının direktifi ile üretimi durdurulan ve stoklanan çiçek ve grip aşılarıydı.
Bugün avuç dolusu dışarı para ödeyerek aldığımız Grip aşısı, yakın bir geçmişte yurdumuzda, dünya sağlık teşkilatının, her yıl belirlediği virüs yapısına göre, Viroloji şubesinde doku kültüründe üretilmekte ve küçük cam fılakonlar içinde halka satılırdı.
Aynı zamanda, Enstitü'nün, İlaç Kontrol Şubesi devletin ilacını denetlerdi. Bu durum ilaç firmalarının, korkulu rüyasıydı. Aşı ve Serum Şubesi Müdürlüğü, Difteri, Boğmaca, Tetanoz ve her türlü tedavi anti-serumunun üretilirdi.
Bakteri besiyerleri, büyük cam galonlar içinde, imal edilir ve oda kadar büyük neredeyse tarihi otoklavların içinde, sterilize edilirdi. Üretilen anti serumlar arasında akrep, yılan sokmalarına karşı serumlar olduğu gibi, gazlı kangren anti serumları da bulunmaktaydı.
Refik Saydan Hıfsıhha Ensti tüsü’ de, toplamda 17 farklı tip aşı üretilip, 35 farklı formül yapıldı. Kurum tarafından, üretilen serumlar ve aşılar, dünyanın dört bir yanına gönderildi. Türkiye bir anda tüm dünyada saygın bir yere kavuşuyordu.
Refik Saydan Hıfsıhha Ensti tüsü, zemin katında derslikler ve bürolar ile konferans salonu, birinci katında laboratuvarlar ve diğer bürolar yer almaktadır. Bodrum katta ise ısıtma ve özgününde hayvan gözleme merkezleri olarak kullanılan mekânlar bulunur.
27 Mayıs 1928 yılında, Cumhuriyet'in büyük yokluklarla kurduğu Refik Saydam 2004 yılında ise Aşı Üretim Enstitüsü, Bakanlar Kurulu Kararı ile kapatıldı
Oysa 1940'lı yıllarda aşı ve serum üretimi kurumsallaştırıldı. Tifo, Cox tipi tifüs, tifo-tifüs karma, tifo-difteri karma, intradermal BCG, veba-kolera karma, veba-koleratifüs karma, difteri-tetanoz karma, boğmaca-difteri karma, influenza ve tifo-difteri-tetanoz karma aşıları üretildi.
Yine 1940'ta kolera salgını için Çin'e aşı gönderildi. II. Dünya Savaşı sırasında Türkiye, pek çok ülkeye tifüs aşısı gönderdi.
REFİK SAYDAM HIFZISIHHA ENSTİTÜSÜ’ nü kapatanlar, Corona Virüs(Covid19) salgını karşısında, ne düşünürler, bilinmez ama Enstitüsü, korunup, kollansa, her türlü destek de verilseydi. Corona Virüs (Covid19), salgını nedeniyle ülkemiz, için, gerekli olan ilaç ve aşı gibi, ihtiyaçlar, başka ülkelerden, beklenmezdi.
Bozkırın ortasında kurulan Cumhuriyet'in büyük yokluklarla kurduğu ve harikalar yarattığı Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü, 2 Kasım 2011 tarihinde Resmi Gazete ’de yayımlanan 663 sayılı kararname ile kapısına kilit vuruldu.