Referandum sürecinde öne çıkan politikacılar var.

Onlardan birisi de Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Muharrem İnce…

Yüksek tempolu bir çalışma yürütüyor.

Çalışmaları, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından biliniyor.

Dahası destekleniyor da…

Muharrem İnce’nin çalışmalarında kullandığı otobüs Cumhuriyet Halk Partisi’ne ait… Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu tarafından tahsis edildi.

Muharrem İnce bugüne kadar çok sayıda yerleşim birimine gitti.

Hafta sonunda da Eskişehir’e geldi.

Katıldığı miting için “sönük geçti” demek olanaksız…

Olumsuz koşullara karşın her açıdan başarılı… Muharrem İnce’nin yaptığı konuşma da oldukça etkileyici…

Ancak, konuşulan onlar değil…

Ne miting konuşuluyor ne de Muharrem İnce’nin söyledikleri…

Konuşulan, tartışılan tek şey var.

O da Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Sinan Özkar’ın yaptıkları…

Artık bilmeyen kalmadı.

Uzun uzadıya anlatmaya gerek yok.

Kısaca anımsatılsa olur.

Muharrem İnce’nin Eskişehir’de miting yapmasını uygun bulmadı.

Onun uygun bulmadığı, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ve Cumhuriyet Halk Partisi Tepebaşı İlçe Örgütü tarafından uygun bulundu.

Bu gelişme karşısında yapılması gereken belli…

Destek vermek…

Ama ne gezer?

Sinan Özkar’ın yaptıkları tam tersi…

Mitingin yapılmasını engelleyemeyince “katılımı engellemeye” çalıştı.

Yaptıkları inanılır gibi değil…

İl Yönetim Kurulu’na karar aldırmak… İlçe başkanlarını arayıp “mitinge katılmayın” talimatı vermek… “İlçelerden katılımı engellemek” için program düzenlemek… Mahalle temsilcilerini aramak… Soranlara “miting iptal edildi” bilgisi verdirmek… Ve daha neler.

Bugüne kadar benzeri görülmüş şeyler değil…

“Bir ilk” dense olur.

Akıl sır erdirmek olanaksız…

Savunulacak bir yanları da yok.

Sinan Özkar, yaptıklarını savunmaya çalışıyor.

Muharrem İnce ile aralarında geçen konuşmalardan bir bölümünü aktarıyor, mitinge neden karşı çıktığını açıklamaya çalışıyor.

Söyledikleri de “beylik” sözler…

“Önemli olan alan çalışması” falan diyor.

Yaptıkları, bu sözlerle açıklanacak türden değil…

“Kent merkezinde miting yapmak yarar sağlamaz” görüşü tartışılabilir.

Tut ki öyle olsun…

Denmez ya, haydi “Sinan Özkar, yarar sağlamayacağı gibi enerji kaybına neden olacağı için mitinge karşı çıkmakta haklı” denlisin…

Türkiye’nin değişik yerleşim birimlerinde çok sayıda miting yapan Muharrem İnce’nin Eskişehir’de miting yapmasının istememesi de “doğru bir tavır” olarak görülsün…

Bu kadarla kalsa neyse…

Yalnızca düşüncelerini açıklamakla kalmıyor ki…

Yaptığı onca şey var.

Onlara ne demeli?

Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın desteğiyle düzenlenen mitingin amacı ne?

Kısaca “referanduma yönelik olarak yürütülen hayır kampanyasına katkı sağlamak” denilebilir.

Mitingin konuşmacısı kim?

Cumhuriyet Halk Partisi Yalova Milletvekili Muharrem İnce… Konuşma tarzı için “kötü” demek olanaksız… Tam aksine “iyi nutuk atıyor” denilebilir.

Onun amacı da belli…

“Neden hayır denilmesi gerektiğini anlatmak” denilebilir.

Mitingin adı da “Neden Hayır” zaten…

Muharrem İnce miting meydanında bunu anlattı.

Bununla da kalmadı.

Otobüsle kent turu atarak “hayır kampanyasına katkı sağlamaya” da çalıştı. Geçtiği caddelerde Eskişehirlilerden ilgi de gördü.

Böylesi bir çalışmaya karşı çıkmak, hiçbir katkı istenmeden düzenlendiğinde katılmamak, katılmamakla da kalmayıp katılımı engellemek için yoğun çaba harcamak, ilçe başkanlarına “katılmayın talimatı” vermek, kısacası “mitingin başarısız olması” için sınırları aşan bir çalışma yürütmek olacak şey mi?

Elbette ki hayır…

Yapılan bu hiç olmayacak işlerin “hayır kampanyası yararına” ya da “parti ilke ve çıkarları doğrultusunda olduğu” konusunda akla, mantığa uygun bir gerekçe olabilir mi?

Ne kadar zorlanırsa zorlansın yapılan hiç olmayacak işleri açıklayabilecek bir gerekçe bulunamaz.

Bulunamıyor da zaten…

Dışarıdan bakanlar şöyle dursun Sinan Özkar’ın kendisi de yaptıkları için ortaya bir gerekçe koyabilmiş değil…

Yapılanlar “akla, mantığa uygun” olmasalar da “boşuna yapılmış” olamazlar.

Vardır bir nedeni…

Var olmasına vardır da kamuoyuna açıklanamıyor anlaşılan.

Ne diyelim…

Referandum süreci işliyor… Sözde “bu memleket meselesi, her şeyin önünde tutulmalıdır” deniliyor da gerçekte “parti içi kişisel hesapların önüne geçirilemiyor” demek ki…