Edison’un dediği gibi dehanın %1’i ilham, %99’u terdir!

“Bilim dünyasına adını altın harflerle yazdırmış biridir Nikola Tesla. Sayısız bilimsel gelişimin temelini attı. Elektrik, radyo, radar, yüksek frekans ölçücü, dünya çapında telsiz ve diğerleri… Tesla’yı şöyle anlatabiliriz: Daha dünya flüoresan ampulle tanışmadan kırk sene önce kendi laboratuarını flüoresan ampullerle aydınlatıyordu. Günümüzdeki neon ampullerin ilk örnekleriydi bunlar. Tesla dünyanın ilk hidroelektrik santralinin de mucidiydi. Niagara Şelalesi’nin üzerinde kurulu olan ilk hidroelektrik santral, Tesla imzasını taşıyordu. Ömrü boyunca 700 icadın patentini aldı. Eğer mali destekten yoksun kalmasaydı Edison ile aynı rekoru rahatlıkla kırabilecek bir insandı. Hayatının son otuz senesinde çok az patent alabildi. Sonrasında yaklaşık yirmi sene tecrit edilmiş bir yaşam sürdü ve modern dünyanın kurucularından Nikola Tesla, 7 Ocak 1943’te, 86 yaşında neredeyse beş parasız bir şekilde öldü. Teorilerini deneyecek mali kaynaklardan yoksun olduğu için sadece not tutabiliyordu. Arkasında tonlarca not defteri bıraktı. Bu defterler FBI tarafından hasıraltı edildi. Gün ışığına çıkarılmadı.

Bir zamanlar birlikte çalıştığı Edison’un çalışma yöntemleri hakkında şöyle konuşmuştu:

‘Edison, bir samanlıkta kayıp bir iğneyi bulmak durumunda olsa bir balarısı çalışkanlığı ile tüm samanların altına tek tek bakarak söz konusu iğneyi bulmaya çalışır. Ben bilimsel çalışmalarında buna sık sık tanık olurdum. Oysa biraz teorik çalışma, biraz da hesaplama yapmak suretiyle harcadığı vakit ve emeğin yüzde doksanından tasarruf edebilirdi.’

Başarı şans eseri olamaz değil mi? Buna dair Amerika’da çeşitli dallarda en başarılı onlarca insan derinlemesine incelenmiş, hayatlarına, çalışmalarına, söylemlerine bakılmış ve tüm bu insanların ortak noktaları ortaya konmuştur. Yüzün üzerinde insanın hayatı incelenip yirmi yıl süren araştırma ve analizler sonucu, değişik sahalarda en başarılı olmuş bu kişilerin on beş ortak özelliği olduğu tespit edilmiş. Bu özelliklerden pek çoğu Tip 5’ler gibi zihinsel odaklı insanların sahip olduğu potansiyellere denk gelmektedir. Belirlenmiş bir hedefin olması, kendine inanma, inisiyatif gösterebilme ve yönlendirebilme, hayal gücü ve yeni şeyler üretebilme, otokontrol ve sezgiyle mantığı yerinde kullanabilme, çabuk ve mantıklı karar verebilme özelliği ve konsantrasyon kabiliyeti gibi özellikler, sayılan potansiyellerdendir.

Tip 5’lerin

Güvenlik Noktası:

‘Aklında ışık olmadıkça, hayatında gökkuşağı göremezsin…’

Bütünleşme Yönelimleri:

‘Dünyayla aranızdaki kavgayı çözmek için aklınızı duygunuza katın…’

Zihinsel Fotoğrafları:

‘Hiç düşündünüz mü, incinin en değerlisi, denizin derinliklerinde ve yalnızdır...’

Ayrılma Yönleri:

‘Akılsızca bir şeyi binlerce insan söylese de yine de akılsızcadır!’

Gelişim Yönü:

‘Han Yu’nun söylediği gibi insanın doğasında beş erdem vardır: İnsanlık, doğru davranış, inanç, doğruluk ve akıl.’

Güçlü Yanları:

‘Hiçbir miras akıl kadar zengin değildir...’

İçsel Şikâyetleri:

‘Düşündükçe ya var olursun ya da yok…’

Arayışı:

‘Biz şimdi karanlık bir odada siyah bir kedi arıyoruz, üstelik odada kedi bile yokken…’

Elbette inanmayanlar olacaktır. Lâkin sen büyük bir sanatçının eserisin. Ve tıpkı bir icat gibi fark etmeden, fark ederek hep bir amaca hizmet ettin. Nefes aldığın hiçbir an boşa sayılmazdı. Var edildin. Bir şeyler uğruna. Vazifen bir çok şey olabilir. Gördüğün ve görmediğin. Satırları okuyan eser, hayatta bir çok şeye vesile oldun. Şimdi bizleri mucizelerden alıkoyan şey nedir?  Yoksa hiçbir mucizeye şahit olmadın mı? Böylesine bir dünyada, sanıyorum bu imkansız. İmkansız olan mucizelere inanmamak. Oldukça imkanlıdır çünkü mucizeler.

Mucize denilen şey belki de aydınlık bir gelecek. Gözünü açtın, aydınlık bir yeryüzüne doğdun. Karanlıklar bir işaretti bizler için. Anlamamız ve keşfetmemiz gereken henüz çok şey var. Oysaki karanlık her yerde karanlık, aydınlık her yerde aydınlıktı. En çokta buna dikkatli olmalıydık. Karanlık bir vakitse, aydınlıkta bir vakit. Geçmeyen, düzelmeyen ne olabilir? Karanlık aydınlığı kuşatabilir mi? Peki aydınlık, karanlık için mi aydınlıktır? Bir amaç için mi? Bizler için mi yoksa? Aciziz ve çok değerliyiz. Muhteşem bir denge. Aciz hissedene değer veren, muhteşem bir bilim. İşte bir keşifçi tam da böyle olmalıydı. Ne için var edildiğini hatırlayan ve mucizelere inanan. O zaman başı boş inşa edilmiş olamazsın.  Davranış bilimleri. Hislerin ve düşüncelerin. İşte içindeki aydınlık. Çok değerli. Senin elinde aciz, bir o kadar da değerli. Onlara sırtını dönemezsin. Unutma mucizenin kaynağı, sana hep bir yol vaat ediyor. Karanlıklar içerisinde olsan bile…

 

  • ‘Kötülük akılda yer etmiş, inatçı ve ancak mucize ile iyileşebilen bir ruh hastalığıdır.’

 

GÜNÜN SÖZÜ:

Ben atomu insanlığa hizmet etmek için buldum. Onlar bomba yapıp birbirlerini yok ettiler.

Albert Einstein