Bu ülkenin çocukları 1960 yıllardan itibaren iş ve aş derdiyle Avrupa’nın yolunu özelliklede Almanya’nın yolunu tuttular. Benim aklımın erdiği yıllardı Türkiye’den Almanya’ya iş gücü göçünün yaşandığı yıllar. İnsanlar Anadolu’nun en ücra köylerinden yola çıkıp İstanbul’a ulaşırlar oralarda ecnebi doktorlar tarafından ağzındaki dişlere kadar muayene edilip sonrada günler süren uzun tren yolculukları ile daha sonraları “Acı vatan Almanya” hikayelerinin yazıldığı Almanya’ya çalışmaya giderlerdi. Önceleri üçüncü sınıf muamelenin bile çok görülüp Haym denilen barakadan bozma yerlerde barındırılan Türkler uzun yıllar uyum sorunu yaşadılar. İlk kuşak, ikinci kuşak, üçüncü kuşak derken nerede ise yurt dışında 5 milyon nüfusa sahip olduk. Sonrası malum… O yıllarda ülkemize tatile gelen, doğdukları topraklarda hasret gidermek için Edirne’den Türkiye’ye adım attıklarında vatan toprağına kapanıp göz yaşı döken insanlarımızı hatırlıyorum gazete sayfalarından. Şimdilerde en önemli yerlerde işgücü oluşturan, gerektiğinde ticaret yapıp patron olan, siyasette bile etkin olan nüfusun aksine o yıllarda durumu gerçekten vahimdi.
+++
ONLAR ANLATIR BİZ DİNLERDİK
Gurbetçilerimiz anlatır biz dinlerdik masal dinler gibi. Oralarda bir kaza bela olduğunda kurumların her türlü hizmeti verdiğinden, hastaların anında ambulanslarla hastanelere taşındığından söz ederlerdi. Bizim uzun hastane kuyruklarında ‘bugün git ölmezsen yarın yine gel’ sözleriyle ömür tükettiğimiz yıllarda. Her neyse Türkiye o günleri çok gerilerde bıraktı. Geçtiğimiz gün Eskişehir-Afyon yolunda meydana gelen kazada bir aileden biri ağır 5 kişi yaralanır. Yaralılardan durumu ağır olan için olay yerine gelen 112 Hızır Acil ekibi tarafından yapılan anons sonucunda bir ambulans helikopter gelir ve yaralı alınıp hastaneye yetiştirilir. Bu haberi gördükten sonra insan ister istemez ‘bir zamanlar gurbetçilerin anlatıp bizim dinlediğimiz’ bizim için rüya gibi uygulamalar artık bizim ülkemizde de yapılabiliyorsa buna mutlu olmak gerek.
+++
3 MİLYAR DOLARLIK HEDEF
TUSAŞ tarafından önümüzdeki yıllar için çıta bir hayli yüksek tutulmuş. Türkiye’de ilk uçak motorlarının montajından sonra büyük gelişim gösteren TUSAŞ artık Eskişehir’de üretilen T700 motoru için parça ve modül tedarikçisi olarak TSK’nın kullanacağı helikopterlerin üreticisi konumuna gelmeyi ve 2036 yılına kadar 3 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşmak için çalışıyormuş. Gerçekten büyük ve önemli bir hedef. TUSAŞ gibi artık birikimleri ile üretken ve kendi kabına sığmayan bir kurumun kendisine koyduğu bu hedefi yetersiz görenler olabilir. Ama gerçekçi baktığımızda tablo bunun çok ötesinde ve çok büyük boyutludur. Eskişehir’in bu işi üstlenmiş olması da çok daha fazla bir öneme sahip… Çünkü Eskişehir’in havacılık sektöründeki birikimi de gerçekten bu alanda paha biçilmez bir değere sahip. Bir kere daha anlıyoruz ki bizim insanımıza güvenildiğinde yapamayacağımız hiçbir şey, aşamayacağımız hiçbir engel yoktur.