7 Haziran milletvekili genel seçimlerinden sonraydı… Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, katıldığı bir TV programında kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.

“Yerel seçimler ve adaylık” konusunda yöneltilen bir soruya karşılık olarak da dedi ki

“…Bugüne kadar Hocamın önünden hiç geçmedim. Bundan sonra da geçmem söz konusu olamaz. Eğer Hocam aday olmaz ise Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday olmak isterim…”

“Soruya yanıt” olarak söyledikleri böyle…

“İlk kez söylenmiş” değiller… Daha önce de değişik zeminlerde defalarca söylendiler.

Yadırganacak bir yanları var mı?

Yok.

Kamuoyunda yadırganmadılar da zaten…

“Son derece doğal” karşılandılar.

Büyükşehir Belediye Başkanı açısından da yadırganacak, “alınganlık yaratabilecek” bir yanları yok.

Daha önce söylendiklerinde yadırganmamışlardı da…

Son söylendiklerinde sergilenen tavır geçmiştekilerden çok farklı…

“Gölgede kalma rahatsızlığı” nedeniyle olsa gerek ki yadırgandılar… Dahası tepki ile karşılandılar.

Tepkiler, “sohbet ortamları” ile sınırlı kalmadı. Kamuoyuna da yansıtıldı.

“…Erken öten horozu keserler” ve benzeri türden sözler unutulmuş değil…

Neyse…

O sözlerin söylenişinin üzerinden yaklaşık iki yıl geçti.

Buna karşın hala gündeme geliyorlar.

Son olarak bir TV programında yine gündeme geldiler.

Büyükşehir Belediye Başkanı’nın yaklaşımında en küçük bir değişiklik yok.

Programda “Ahmet Ataç ‘Hoca yoksa ben adayım’ dedikten sonra ortalık karıştı” denilince “yok öyle bir şey” diyerek kestirip atmıyor.

Başlıyor konuşmaya…

“Ben bir şey dedim mi? Bir cevap verdim mi?”

Sahi o “Erken öten horozu keserler” ve benzeri türden sözleri kim söylemişti ki?

Neyse…

Devam ediyor.

“…Destek versem parti karışır. Ahmet’in (Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç) o tür bir beyanını erken buldum. Öyle bir niyeti olmasını saygıyla karşılarım. Ama daha fol yok, yumurta yokken önümüzde üç sene vardı.

Seçimler yaklaştığı zaman pek çok talipli çıkar. Kim olur, kim biter bilinemez. Ben veliaht bırakacak pozisyonda değilim. Şimdiden tavır almam, bir şeyler ilan etmem de doğru değil. Seçim geldiğinde kim olur, genel merkez kimleri kabul eder, genel merkez ön seçimle mi aday belirler yoksa atamayla mı adam belirler bunlar meçhul.

Onun için çok anlamsız, zamansız bir sözdü.

Temenni ederim ki başarılı olsun o konuda. Ben ayrıldığım zaman veyahut benim belediye başkanlığım şu veya bu şekilde bittiği zaman inşallah büyükşehir belediye başkanı olmak istiyorsa olur.

Bunun için önceden parti içinde kavga çıkarmanın alemi var mı? Aklında adaylık geçirenleri de kendisine karşı cephe almaya zorlamasının bir manası var mı?”

Gazete sütunlarına yansıyan sözleri böyle…

Ahmet Ataç ne diyor, Büyükşehir Belediye Başkanı ne anlıyor, işi nerelere çekiyor?

Her şeyden önce Ahmet Ataç, kendisinden ne “destek vermesini” ne de “veliaht bırakmasını” istiyor.

“Hoca yoksa ben varım” diyor.

Çok net…

Şuraya buraya çekilecek bir yanı da yok.

Büyükşehir Belediye Başkanı, bu net söylemden hiç olmayacak anlamlar çıkartıyor.

Dahası “parti içi kavga nedeni” olarak gösteriyor.

Ahmet Ataç’ı da “kavgayı başlatan” olarak ilan ediyor.

Son derece yanlış…

Parti içerisinde Ahmet Ataç’ın sözlerini yadırgayanların, rahatsız olanların sayısı çok az…

Partililerin büyük bölümünde yadırgama ya da rahatsızlık gibi bir şey yok.

Tam aksine “Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Ahmet Ataç aday olmalı” diyenlerin sayısı oldukça çok.

Bunu herkes gibi Büyükşehir Belediye Başkanı da biliyor.

Daha önce söylendiklerinde üzerinde bile durmazken şimdi rahatsız olmasının nedeni de bu zaten…

Parti genelinde böylesi bir hava hakimken Ahmet Ataç’ın sözleri “parti içi kavga nedeni” olabilir mi?

Elbette ki hayır…

Ancak “kavga nedeni” sayan oldu.

“Kim” mi?

Büyükşehir Belediye Başkanı’nın kendisi…

Yalnız “parti içi kavga nedeni” olarak gördüğü söylenemez… Kendisini ilgilendirmiyorsa “parti içi kavga” ile ilgilendiği falan da yok zaten…

Kendisi açısından “kişisel kavga nedeni” olarak gördü.

“Gölgede kalmış olma” rahatsızlığı ve “ölmeden mezara gömülme” hissi ile kavgayı başlatan da aslında “kişisel” olan kavgayı “parti içi kavga” boyutuna ulaştıran da kendisi oldu.

Neymiş efendim… “Parti içerisindeki pozisyonu ağabeylik” imiş…

Ne diyelim… Öyledir zahir…