Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı yüzde 27,4 ile rekor seviyeye ulaştı. Üniversite mezunlarında işsizlik oranı ise son bir yılda yüzde 14’ten yüzde 15,2’ye yükseldi.

               Ülkemizde rekor seviyede olan işsizlik ve eğitim sistemine olan güvensizlik, gençleri ve ailelerini, yurt dışını seçmeye itiyor. IEFT Yurtdışı Eğitim Fuarı’nın anketleri esas alan verilerine göre, yurt dışına çıkan öğrencilerin yüzde 72'si Türkiye'ye dönmek istemiyor.

              MAK raporuna göre ise gençlerin %76,2’si daha iyi iş ve daha iyi eğitim amacıyla, yurt dışına gitmek istiyor. Bu nedenle  pek çok eğitim kurumu, eğitimin bir kısmının yurt dışında devam ettirebilecekleri programlar öneriyor.

  SODEV raporuna göre de Türkiye’de gençlerin %62,5’i yurtdışına yerleşip orada yaşamak istiyor.

            Yine MAK araştırma raporuna göre, gençlerin üçte ikisi kendilerine başka bir ülkede vatandaşlık verilse Türkiye’yi  terk edip gitmeyi düşünüyor. Terk ederim cevabı veren 5115 gence, “Niçin gitmek istersiniz?” sorusu yöneltildiğinde, %59’u daha iyi bir gelecek, %6’sı adalet/eşitlik, %14,6’sı daha huzurlu hayat ve %20,4’ü başka cevaplar vermiştir,,

Yapılan araştırmalara göre daha iyi bir gelecek için gitmek istedikleri ülkelerde yüzde 43 ile Avrupa ülkeleri başı çekerken, yüzde 39.8 ile ABD/Kanada,  yüzde 14.8 ile de İskandinav ülkeleri takip ediyor.

           Gençler, "Neden başka bir ülkede yaşarsınız" sorusuna ise gençlerin yüzde 59'u "Daha iyi bir gelecek" cevabını verirken, yüzde 14.6'sı "Daha huzurlu hayat" yüzde 6'sı ‘adalet/eşitlik' ve yüzde 20.4'ü ise ‘diğerleri' cevabını verdi.

Türkiye’den, yurt dışına her geçen gün büyüyen bir beyin göçü yaşanıyor.

 Gündeme gelen beyin göçü; iyi eğitim görmüş, kalifiye ve yetenekli iş gücünün az gelişmiş ya da gelişmekte olan bir ülkeden gelişmiş başka bir ülkeye akışı olarak tanımlanıyor

            Bu akış, genellikle gelişmemiş ülkelerde yetişen ve kendini geliştiren insanların, olanaksızlık, iş bulamama veya mesleğini istediği gibi icra edememe durumlarından kaynaklanıyor.

Yurt dışına giden gençler ve nitelikli insanların giderken, sahip oldukları bilgi ve deneyimi de beraberlerinde götürürler.  Ayrıca beyin göçü, donanımlı ve nitelikli bireylerin ülkeyi terk ettiği anlamına geliyor.

             Beyin göçünün, en önemli sebepleri arasında genellikle olanaksızlık, işsizlik, ilgisizlik gibi faktörler oluştursa da, bu nedenler ülkelerin “itici” ve “çekici” sebepleri olarak görülüyor.

Ülkemizde ise insanlarımızın ve gençlerin, yurt dışına göçlerinde birçok neden var. En önemli sebep ise ülkemizde, ülke ihtiyaçlarına göre düzenlenmeyen insan ve iş gücü planlamasıdır. Bu planlamalar olmadığından, gençlerimizin tamamı üniversitelere yönlenmekte,  mezun olduktan sonra da iş bulmada güçlük çekmekteler.

   Ayrıca diğer bir sorun da, üniversitelerin bölümlerine ülke ihtiyacından daha çok kontenjan tanınmasıdır.   Oysa ülkemizin, insan ve iş gücü planlaması olsa ve  üniversitelerin  ilgili bölümlerine de ülke ihtiyacı kadar gencimiz yönlendirilse, meslek liselerine de gereken değer verilse, sektörlerin bugün sıkıntı çektiği iş gücü karşılanırken, gençlerimiz de mezun olduktan sonra istihdam edilecekler, yabancı ülkelere de göç etmeyeceklerdir..

  Diğer bir gerçekte başka ülkelerden ülkemize, yüksek öğrenim görmüş nitelikli iş gücü gelmiyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ile Bertelsmann Vakfı tarafından yapılan bir araştırmaya göre,  Türkiye, başka bir ülkeye göç etmek isteyen yüksek öğrenim görmüş nitelikli iş gücünün tercih ettiği ülkeler sıralamasında sonda yer alıyor.

            Ayrıca ülkelerle ilgili mesleki olanaklar, gelirler ve vergiler, gelecek beklentisi, aile üyeleri için sunulan olanaklar, sektörel gelişmişlik, çeşitlilik ve hayat kalitesi gibi yedi ayrı kalemde yapılan değerlendirmelerin tamamında Türkiye, 36 OECD üyesi arasında, en az cazip görülen ülke oldu.

            Öte yandan Sanayi 4.0” dolayısıyla, Ar- Ge çalışmalarının ön plana gelmesi ve  üretimde yüksek teknolojinin kullanılmaya başlanması, işgücü piyasasının yapısında değişimlerin yaşanmasına yol açıyor.

            Çağımızda, sanayi süreçlerinde geçirilen bu aşamalar işgücünün, ya da kas gücü ile yaptığı işlerin artık akıllı makinalar ile ikame edilmesine yol açıyor. Ancak “Sanayi 4.0” süreci insan kaynağına olan ihtiyacı azaltmıyor.  Aksine yüksek nitelikli insan kaynağına olan ihtiyacı arttırıyor.  Sektörlerde  veri analisti, robotik sistemler ve yapay zeka alanlarında, uzman işgücüne ihtiyaç da giderek artmaktadır.

Türkiye’de, Sanayi 4.0’a uyum sağlayabilmek ve bu konuda farkındalık yaratmak açısından, “Dijital Türkiye Yol Haritası” ve “2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi” raporları hazırlanmıştır.

Türkiye’nin bu yol haritasının bileşenleri; “yüksek teknoloji ve inovasyon, dijital dönüşüm sanayi hamlesi, girişimcilik, beşeri sermaye ve alt yapı” olarak belirlenmiştir.

Türkiye’de,  sektörlerin işgücünden beklediği yeni becerilerin kazandırılması sürecinde, üniversitelere ve meslek liselerine, önemli görevler düşmektedir. Bu nedenle de ihtiyaç duyulan nitelikte eğitim müfredatlarının güncellenmesi bir zorunluluktur.

 Ülkemizde, üniversite ve meslek liselerinde teorik bilgiler uygulamalı eğitim ile zenginleştirilmeli,  sanayi-okul iş birlikleri ve staj ugulamaları, en önemlisi de “eğitim-istihdam planlaması”  mutlaka gerçekleştirilmelidir.

Ayrıca Türkiye,  başka ülkelere beyin göçünü önlemek zorundadır. Çünkü çağımızda, ülkelerin en büyük zenginliği, ne yer altı ne de yeryüzü servetleridir. Bu zenginlikleri de hayata geçirecek olan  çok iyi yetişmiş insan kaynağıdır.