Okuyucumuz, gönderdiği e-mailde,” Türkiye’nin, en büyük yeraltı zenginliklerinden biri olan toryum dan bahsetmiyorsunuz. Oysa toryum yakan, nükleer santraller hayata geçtiğinde, Türkiye’nin, iktisadi geleceği, çok parlak olacaktır. Bu alanda kamuoyunu aydınlatmanızı bekliyoruz.” Diyerek, bazı isteklerde de bulundu.

             Eskişehir, ülkemizin, en zengin toryum yatağına sahiptir. Nitekim Sivrihisar ilçesinin kuzey batısında Kızılcaören, Karkın ve Okçu Köyleri arasında,15 km2'lik bir sahanın toryumun yanı sıra Nadir Toprak Elementleri (NTE) de içerdiği saptanmıştır.

          Burada toplam 6 yıl içerisinde 125 bin 193 metre sondaj yapıldı. 59 bin 121 numune toplandı sahadan. Bunların analizleri yapıldı ve analizler sonucunda da 694 milyon ton nadir toprak elementi keşfi gerçekleştirilmiş oldu.

           Bu keşifle dünyanın en büyük ikinci rezerv sahası oldu. En büyük saha Çin’deki bir sahada 800 milyon tonluk bir rezerve sahip. Türkiye’de Eskişehir Beylikova’da da 694 milyon tonluk bir rezervimiz söz konusudur.

            MTA tarafından yapılan çalışmalar sonunda, 1977 yılında, da "Eskişehir-Sivrihisar-Kızılcaören Köyü, Yakın Güneyi Bastnazit-Barit-Florit Kompleks Cevher Yatağı" Nihai Etüt Raporu hazırlanmıştı.

            Eskişehir Beylikova İçesi’ nde,Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından Beylikova Florit, Barit ve Nadir Toprak Elementleri İşletme Müdürlüğü bünyesinde, S:1075/İR:3360 (ER:1147546) numaralı Maden İşletme ruhsatı ile ek ruhsat alanında (ER:3376319) tanımlı sahada tespit edilmiş olan cevherin açık işletme yöntemiyle çıkarılması, cevher zenginleştirme ve hidrometalürji prosesleri uygulanarak cevherden NTE, barit, florit ve yan ürün olarak toryumun üretilmesi amaçlanmaktadır
             Dünyada, tespit edilebilen, “TORYUM” miktarı, bir milyon iki yüz bin tondur, bunun yedi yüz seksen dokuz bin tonu, Türkiye de bulunmaktadır. Türkiye de, bulunan toryum rezervleri, Sivrihisar, Beypazarı, Kızılcaören, Malatya ve Sivas’tadır. 
           Toryum, Bor gibi stratejik bir madendir. O nedenle de yabancı şirketlere ihale edilmemelidir. Ancak Kaymaz Altın Maden Yatağı ile ilgili, mücadelemizde gördük ki, Türkiye’de, girişicilerimiz, madenleri işletmekte, istekli değiller.
           Kaymaz Altın Maden Yatağı ile ilgili mücadelemizde, TUPRAĞ Şirketi Yöneticilerine, neden Türk ortaklarla, bu işi yapmadıklarını sormuştuk. Bizleri dikkatle dinledikten sonra, “Biz, madenin işletilmesi için, Koç ve Eczacıbaşı’ na teklif götürdük. Ancak, kabul görmedi. Mecburen yabancı ortakla, iş yapmak zorunda kaldık” demişti. 

               Eskişehir, geleceğin enerji kaynağı olarak düşünülen Toryum ve Bor gibi madenlere sahip olmasına ve kentte bir de Maden Fakültesi bulunmasına rağmen, madenlerle ilgili kentin bir stratejisi yoktur.  .

               Ayrıca Toryum üzerinde çalışan bilim adamlarımızın, Isparta’ da meçhul kazaya kurban gitmesi ise “TORYUM”.a, ilgiyi daha da artırdı.              .            

              Isparta'da meydana gelen uçak kazasında, hayatını, kaybeden Rahmetli  Prof. Dr. Engin Arık, “TORYUM” üzerine yaptığı araştırmalarla tanınıyordu.  Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi İle Enerji Satışına İlişkin Kanun'un, TBMM'de görüşülerek kısa süre önce kabul edilmesiyle, Türkiye'nin, sahip olduğu uranyum ve toryum maden rezervleri de en iyi şekilde değerlendirilecekti.

              Böyle bir dönemde, meydana gelen uçak kazasında toryumla ilgili çalışma yapan, 6 bilim adamının hayatını kaybetmesi,  Toryum üzerinki senaryoları gündeme taşıdı. 

              Isparta'daki esrarengiz kazadan, uçağa binmeyerek kurtulan, Rahmetli Doç. Bilge Demirköz'e,  Kartalkaya 'da, yüzünü kaskla gizleyen bir başka kayakçı çarpması ise kuşkuları daha da artırdı.

               Çünkü Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü'nün (CERN) en başarılı bilim adamları arasında gösterilen,  Rahmetli Doç, Dr. Bilge Demirköz, üzerinde çalıştığı Atlas Projesi'yle İsviçre'de adından söz ettirmişti.

              Özellikle Isparta uçak kazası ve Karakaya’ da meydana gelen esrarlı kaza, bu kazalarda hayatını kaybeden ve zarar gören bilim adamlarımızın, geleceğin enerji kaynağı olarak düşünülen, “TORYUM” üzerinde çalışmaları, dikkatleri, bu maden üzerine topladı. .

              Çünkü dünyada,  toryum ve uranyum rezervlerine sahip ülkeler arasında Türkiye, ilk sıralarda yer alıyor. Nükleer enerjiye sahip olan ülkeler, santralarda kullanılan uranyum ve toryumu, Türkiye'den temin ediyor. Yapılan araştırmalar, ülkemizin toryum rezervinin uranyumdan daha fazla olduğunu gösteriyor.

             Uranyum ve toryumla ilgili, ciddi bir rezerv araştırması yapılmamış olsa da Türkiye, şu an bilinen oranlara göre dünya ülkeleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Doğada siyah yani allenit olarak bulunan toryumun, bilinmeyerek başka alanlarda farklı malzemeler olarak kullanıldığı da oluyor.
               Kayseri Erciyes Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizikokimya Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdullah Çoban, yaptıkları çalışmalarda, Türkiye'nin, birçok bölgesinde dünya ülkelerine oranla bol miktarda toryum olduğunu belirtti.

            Sayın Prof. Dr. Çoban’ a göre, Toryumun, nükleer santrallerde kullanılması durumunda, maddi değerinin, milyarlarca dolar olarak değerlendirmek mümkündür.

          Toryum, radyoaktif özelliği nedeni ile önemli bir enerji kaynağıdır. Nükleer reaktörler arasında daha çevreci kimliğe sahip bir yakıttır.

          Uranyum ile kıyaslandığında doğaya daha az zarar verir. Yakıt döngüsünde uranyumdan daha az plütonyum ve trans uranyum elementleri üretir.

         Toryum, radyoaktif özelliği nedeni ile önemli bir enerji kaynağıdır. Nükleer reaktörler arasında daha çevreci kimliğe sahip bir yakıttır. Uranyum ile kıyaslandığında doğaya daha az zarar verir.

              Eskişehir’ de,  Sanayi Odası, ESOB,Maden kümesi ve ESOGÜ, Maden Fakültesi, il çapındaki madenlerle ilgili Ar-Ge çalışmalarına, hız kazandırmalı,  Eskişehir’ deki madenlerden katma değer ürünler üretmek için çalışmaları da başlatılmalıdır. Çünkü madenler, ekonomi ve sanayinin itici gücüdür..