Bir okuyucumuz, Rahmetli Prof. Dr. BAŞ, ın, Atatürk, günümüzde dindar gözükenlerden de daha dindardı. .” İfadeleri, Atatürk,  İslam dinine karşıdır diyenlere, en güzel cevaptır.” dedikten sonra da bazı istek ve açıklamalar da bulundu.

                  Maalesef, yıllarca, Atatürk’ ün, İslam dini ile ilgili düşünceleri, sürekli kamuoyunda uzak tutuldu. Nitekim Türk halkı,  Atatürk’ün, Hz. Muhammed’ in, mezarını yıktırmadığını, yıllar son öğrendi.  

                AKP,  Eski Milletvekili, Sayın  Prof Dr. Nevzat Yalçıntaş, katıldığı bir TV programında...”Vahabilik'te mezar ziyareti günah sayıldığı için Suudiler bütün mezarları yıkmaya başlamışlar. Sıra Hz. Muhammed'in mezarına gelmiş. Ülkedekiler, Mustafa Kemal Atatürk'ten yardım istemişler. Atatürk bu olayı duyunca, tüm manevi duyguları kabarmış ve Suudi Kralı'na Hz. Muhammed'in değil mezarına, türbesinin bir taşına dahi dokunulursa bedelinin çok ağır olacağını bildiren nota niteliğinde bir yazı göndermiştir”. Demiştir.

            Sayın Prof. Dr. YALÇINTAŞ,”  Bu vesika Dışişleri arşivlerinde mevcut ama yıllardır açıklanmıyor. Oysa Türk halkının, Büyük Kurtarıcısı'  nı, her yönüyle tanıma hakkı var." diyerek bir gerçeği kamuoyu ile paylaştı.

         Yine Türk Halkı, ATATÜRK’ ün, Japonya’ya cami yaptığı da yıllar sonra öğrendi.

          Tokyo’ya cami yapılmasını isteyen,  Japon diplomatı, Torijori Yamada’ya,  Mustafa Kemal ATATÜRK, “Daha savaştan yeni çıktık… Ülkem çok fakir… Borç harç içindeyiz, devlet parasıyla, cami yaptıramam, ancak bu camiyi, ben kendi maaşımdan biriktirdiğim paramla yaptırırım.” dediğinde, Japon diplomat hayrete düşer…!

              Mustafa Kemal Atatürk, devletten aldığı maaşıyla, Yamada’ya verdiği sözü tutar. Tokyo Camii’ni yaptırır… Cami, Atatürk’ün, ölüm yılı olan, 1938 yılında tamamlanır…

              ATATÜRK, yalnız Tokyo camii, “Tokyo Jamii Mosque” yaptırmakla yetinmemiş, ayrıca Fransa’daki, Paris Camii de (La Mosque de Paris), Mustafa Kemal’in yardımlarıyla tamamlanmıştır

               Ayrıca Atatürk’ ün, İslam Dini ile ilgili, sözleri ise ortadadır.
              ATATÜRK, “Allah birdir. Şanı büyüktür... Peygamberimiz efendimiz hazretleri, Allah tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Bunun temel esası hepimizce bilinmektedir ki, yüce Kur’an’daki anlamı açık olan ayetlerdir.” (Balıkesir Hutbesi) demiştir.

            Yine Atatürk, “Türk milleti, daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam, ona da öyle inanıyorum.” dedi.

           Ayrıca ATATÜRK, “  “Bizim dinimiz akla en uygun ve en tabii bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilime ve mantığa uygun olması lazımdır.”,

          ATATÜRK, “  “Hz. Muhammed, Allah’ın birinci ve en büyük kuludur. Onun izinden bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir, fakat sonsuza kadar o ölümsüzdür. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur. Yalnız şurası var ki din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. İfadeleri kullanmıştır.

            ATATÜRK, “ Bizim dinimiz, en makul, en tabii bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır. Bizim dinimiz, bunlara tamamen uygundur. Müslümanların, toplumsal hayatında, hiç kimsenin özel bir sınıf halinde mevcudiyetini muhafaza hakkı yoktur. Kendilerinde öyle bir hak görenler, dini emirlere uygun harekette bulunmuş olamazlar. Bizde ruhbanlık yoktur. Hepimiz eşitiz ve dinimizin hükümlerine eşit olarak öğrenmeye mecburuz, Her fert dinini, din duygusunu ,imanınınım öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası da mekteptir” demiştir.

           ATATÜRK dinin siyaset ve ticaret aracı yapılmasına, şiddetle karşıdır. Atatürk’ e göre, “Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünce ve tefekküre muhalif değiliz. Biz, sadece din işlerini millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasde ve fiile dayanan taassupkâr hareketlerden sakınıyoruz. Mürtecilere asla fırsat vermeyeceğiz.” demiştir.

            ATATÜRK’ ün, bu düşüncelerine rağmen, ülkemizde bazı çevreler Atatürk’ü, dinsiz, İslam’a ve din eğitimine karşı bir kişi olarak gösterirken, bazı çevreler de Onu dine ait değerlere sahip çıkmayı veya halkın dini duygularına saygı duymayı, Atatürk İlke ve İnkılâplarından, taviz verme olarak görmektedirler.

             Böylece, Atatürk adına, din aleyhtarlığı yapılırken, diğer taraftan da din adına, Atatürk aleyhtarlığı teşvik edilmekte ve Atatürk’ü, dine, karşı biriymiş gibi gösterme gafletine düşülmektedir. Benzeri yorumlar, ülkemizde kutuplaşmalara, neden olmakta, millet ve devlet bütünlüğü ile milli birlik ve beraberliğimizi de tehlikeye sokmaktadır.

              Gerçekler ortada iken, diyanet tarfından,  Atatürk’ ün, islamiyetle ilgili sözleri, hakla paylaşılmıyor. Nitekim Diyanet, 2019 Faaliyet Raporu’nda, Atatürk’ün, sözleri kesilerek aktarıldı. “Din lüzumlu bir müessesedir” cümlesini alan, Diyanet, Atatürk’ün, aynı konuşmasındaki, “Softa sınıfının, din simsarlığına, müsaade edilmemelidir. Dinden, maddi menfaat temin edenler, iğrenç kimselerdir.” sözlerine ise raporda, yer verilmedi.

             ATATÜRK, dinin siyaset ve ticarete, alet edilmesine karşıdır. Ayrıca Atatürk, İslam’ın özüne, inançlı, bağlı ve saygılıdır. Bunun için de sonradan katılan yanlışlardan, İslam Dini’ nin, arındırılmasını, Tebliğ edilen, gerçek İslâm’ın, ortaya çıkarılmasını istemektedir. 

              Nitekim Atatürk’le aynı düşüncede olan, eski Diyanet İşleri, Başkanı, Sayın Ali Bardakoğlu, “Kuran’ı Kerim ile aramız açıldı. Kuran’ı Kerim’in, bize verdiği öğütlere, kulak tıkadık ve kendi yanlışlarımıza, kendimiz, fetva verir olduk.” demiştir.