Geçtiğimiz cumartesi günü Hamamyolu caddesinde Emek ve Demokrasi Platformu’nun çağrısıyla ekonomik sıkıntılara dikkat çekmek amacıyla gerçekleştirilen yürüyüşte, AK Parti standının önünden geçilirken bir kadının, yürüyüşte yer alan ‘Sefalet Ücretine Teslim Olmayacağız’ yazılı pankartı yırtması sonrasında AK Parti İl Başkanı Gürhan Albayrak ile CHP İl Başkanı Talat Yalaz karşı karşıya geldi.
***
AK Parti Eskişehir İl Başkanı Gürhan Albayrak konuyla ilgili açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Geçtiğimiz gün Hamamyolu Caddesi’nde AK Parti teşkilâtımızın vatandaşlarımızla bir araya geldiği “AK Parti Seninle Eskişehir” standı önünde yaşanan provokatif olay kamuoyunun malumudur.
Eleştiri başımızın tacıdır. Milletimizin her türlü görüşüne, yapıcı eleştirisine ve farklı düşüncelerine büyük bir saygımız var lakin söz konusu yürüyüşte atılan “AKP mezara, halk iktidara” gibi çirkin ve nefret dolu sloganlar, doğrudan halkı kışkırtmaya, toplumu kutuplaştırmaya yönelik söylemlerdir. CHP İl Başkanı eğer yürüyüşlerde düzgün slogan bulamıyorsa önce partisindeki hırsızlık ve yolsuzluklara dair sloganlar düşünsün. Zorlanacaklarını düşünmüyoruz, doneleri epey bol.
Yürüyüş sırasında atılan tahrik dolu sloganlara tepki gösteren vatandaşımızın yaptığı hareket, aynı zamanda toplumun sessiz çoğunluğunun vicdanıdır. Vatandaşlarımız artık CHP’li zihniyetin yıllardır iş üretmeyen kısır döngü siyasetinden bıkmış ve usanmış durumdadır.”
***
Albayrak’ın bu sözlerine, CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz’dan jet hızıyla yanıt geldi.
Yalaz açıklamasında, “Emek ve Demokrasi Platformu çatısı altında, farklı siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerince düzenlenen yürüyüşlerin amacı oldukça açıktır; Artan yoksulluğa karşı halkın iradesini, demokrasiyi ve geçim hakkını savunmak. Elbette gerçekleştirilen bu alçak provokasyon karşısında bazı hemşehrilerimizin AKP’den bir kınama ya da sağduyu çağrısı beklemiş olması doğaldır; bu yurttaşlarımızın haklı beklentisidir. Ancak AKP Yöneticileri ve yandaşları bırakın olayı kınamayı tam tersine provokatörün gerçekleştirdiği saldırıyı aklamak için kendi aralarında yarışa girdiler. Yurttaşlarımızı tahrik edici olmak ile suçladılar, provokatörü kahraman ilan etmeye kalktılar” ifadelerine yer verdi.
***
Evet efendim; tarafların karşılıklı açıklamaları bu şekilde.
Açıkçası her iki başkanın da haklı ve haksız olduğu hususlar var.
Şöyle ki:
Bir partiye mensup olsun ya da olmasın; bir kişinin, slogan ya da pankartta yazan ifadeler hoşuna gitmedi diye, söz konusu pankarta müdahale etmesi ya da zarar vermesi kesinlikle kabul edilemez. Ve böylesi başına buyruk hareketler temel hak ve özgürlükler kapsamında asla değerlendirilemez. Haddızatında hepimiz çok iyi biliyoruz ki yasalara aykırı bir durum varsa bunun çözüm yeri adli mercilerdir.
Gelelim diğer tarafa...
Bir partinin üye standının önünde ‘mezara’ diyerek slogan atmak ya da pankartlar açmak da demokratik bir hak değildir.Bu çok ağır bir tahriktir, çok net bir provokasyondur. Dahası bu provokasyon sonrasında yaşananları tek taraflı dile getirmek de açık bir siyasi manipülasyondur.
Sonuç olarak efendim, belki de tüm bu tartışmaları bir kenara bırakarak şu soruya yanıt aramak gerekiyor:
Kişilerin siyasi düşünce ya da görevlerini bir kenara bırakarak, olaylara tarafsız olarak bakabilmesi ve doğru ile yanlışı ayırt edebilmesi neden bu kadar zor?
Yorum sizlerin.
Bendeniz yarın yine buradayım.
Beklerim efendim…

GÜNÜN SÖZÜ:
Yönetim işleri doğru yapmaktır, liderlik doğru işleri yapmaktır.
- – Peter Drucker