Kandilli Rasathanesi’nden elde edilen verilere göre, merkez üssü Eskişehir’in Odunpazarı ilçesi olan 2,6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem Eskişehir merkezinde ve diğer ilçelerde de hissedildi.
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Başkan Kurt, "Eskişehir Odunpazarı merkezli kısa süreli bir deprem meydana geldi….Deprem kendini hatırlatmadan her zaman hazırlıklı olalım, önlemimizi alalım. Unutmayalım ki deprem bilinci hayat kurtarır." Diyerek uyarı da bulundu
Eskişehir’ de, mal ve can kaybına neden olan, Gölcük-Adapazarı merkezli 7. 4 şiddetli depremde, Eskişehir’ de, 490 bina ve 49 işyeri hasar gördü. İki bina biri depremde, diğeri ise kendiliğinden çöktü. 4 adet ağır hasarlı bina da sonradan yıkıldı. 32 vatandaşımızda, hayatını kaybetti.
Gölcük depreminden sonra da Eskişehir merkezde, tespit edilmeyen, onlarca hasarlı bina var. Bu binalarda gereken tedbirler alınmaz ise, olası bir depremde, büyük mal ve can kaybına neden olacaktır.
Nitekim Eskişehir İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Sayın Hüseyin Orkun Kılıç “Deprem sonrasında Eskişehir’in Yunus emre Caddesi, Sivrihisar Caddesi, Kızılcıklı Mahmut Pehlivan caddesi, Doktorlar Caddesi gibi, şehir merkezindeki ana arterler üzerinde 99 öncesi yapılmış yüksek katlı yapıların sayısı fazla olduğu için, buralarda ciddi hasarlar ve yıkımlar olacaktır.” demişti.
Eskişehir’de, depremle ilgili çok şey söylendi ama hala Eskişehir’ de halkta geçmişten gelen depremle ilgili yanlış düşünceler var. Nitekim geçmişte, kentin gündeminde dolaşan, ”yeraltı suları evlerin depremde yıkmasını önler” düşüncesi, hala kentte hâkimdir.
Oysa Eskişehir’deki, yeraltı suları sayesinde, depremde konutlar yıkılmaz görüşü yanlıştır Çünkü deprem uzmanlarının tamamı, sarsıntı kadar, yeraltı sularının, deprem anında meydana getirdiği zemin sıvılaşmasının da, hasara neden olduğu görüşünde birleşiyorlar.
Eskişehir’deki konutların, büyük bir çoğunluğu da ıslak zemin üzerindedir. Eskişehir’de, zemin sıvılaşma haritası yapıldı mı bilinmez ama bir an önce yapılmalı, yapılmış ise halkımız, en kısa zamanda bilgilendirilmelidir.
Eskişehir’de, halkımız depremle ve kentin jeofizik, jeolojik, sismik ve zemin araştırmaları ile ilgili yeteri kadar bilgi sahibi de değil. Halkımız, mutlaka kentin zemini hakkında bilgi sahibi yapılmalıdır.
17 Ağustos Marmara Depremi’nde, sabahın erken saatlerinde Gölcük’ te idik. Üç gün, enkaz kaldırma çalışmalarına, yardımcı olduk. Orada gördüğümüz eksiklileri ve yapılması gerekenleri, o günlerde, Eskişehir Valimiz olan, Sayın Ali Fuat Güven’e aktardık. Eskişehir’ de, birkaç adet çadır kent kurulmasını da istemiştik.
Önerilerimizin, büyük çoğunluğu, o yıllarda hayata geçti. Ancak Zincirlikuyu Mahallesinde gerçekleştirilen 62500 m2, çadır kent kaderine terk edildi. Mamuca da gerçekleştirilen 55500 m2 çadır kent yerine TOKİ ev yaptı. Bir çadır kent sahası da bir Kooperatife tahsis edilerek ortadan kaldırılmıştır.
Ayrıca Eskişehir’ de, deprem dayanıklı ev almak isteyenler, alacağı evi en iyi şekilde incelenmesi gerekir. Bunun için de binanın projesi olup olmadığına, zemin etüdü ve zemin emniyet gerilmesi belirlenip, katsayısına göre projesi yapılıp yapılmadığına bakmalıdır.
Bina yapılırken, deprem yönetmeliği dikkate alınmış mı, hangi deprem yönetmeliğine göre yapılmış, proje kimin tarafından gerçekleştirilmiş veya projeler denetlenmiş midir?
Bina ruhsatı ve kullanım iznine de bakılmalı. Betonu elle karılarak mı, yoksa betonyerle mi dökülmüş veya hazır beton mu kullanılmış? Yapının teknik uygulama sorumlusu kim? Kullanılan malzeme standartlara uygun mu?
Kum ve çakıl nereden getirilmiş, kırma taş kullanılmış mı? Yapıda kullanılan demirin özelliği nedir? Nervürlü mü, düz demir mi kullanılmış? Kullanılan betonun laboratuvar deneyi var mı? Proje ile yapı arasında paralellik sağlanmış mı?
Bütün bu sorulara, olumlu yanıt veriliyorsa, halkımız gönül rahatlığıyla, konut satın alınabilir.
Eskişehir’ de, deprem gerçeği yıllardır masaya yatırıldı ve deprem konusunda çalışan uzmanlar, sürekli bir araya geldi ve Eskişehir’de, 1998 yılından önce yapılan binaların güçlendirilmesi gerektiği de hep söylendi.
Ayrıca kentte, depremle ilgili pek çok panel, konferans, sempozyum ve toplantılar yapıldı. Pek çokta öneri getirildi. Ancak gelinen nokta ortadadır. Maalesef uzmanlarca, yıllardır gündeme getirilen ve depremde, insan yaşamı için de olmazsa şartı olan “SAĞLAM ZEMİN ÜZERİNDE OTURMAK” ve “SAĞLAM BİNADA OTURMAK” gibi, iki basit kural bile, yeteri kadar dikkate alınmıyor.
Eskişehir’ de uzmanlar tarafından, ilgililer ve halk sıkça uyarılıyor. Nitekim Sayın Prof. Dr. Can AYDAY’ ın, "…Çevremizdeki iller, Deprem Afet Sistemi’ni hayata geçirdi. Sadece Eskişehir’in, kent merkezi değil, ilçeleri de tehlike altında " sözleri, bugüne kadar depremle ilgili önlemlerin, ilgiler tarafından, yeteri kadar dikkate alınmadığı gösteriyor.
Eskişehir’ de, insanlar, hala hasarlı binalarda oturuluyor. Felaket gelmeden, bu binalar tespit edilmeli ve iyi bir planlama yapıp, bu sorun çözüme kavuşturulmalıdır.
Çünkü Japon ünlü Fizikçi Torahiko TERAD, "DOĞAL AFET UNUTULDUĞU ZAMANA GELİR" demiştir.