Uzun zamandır derinden derine ilerleyen bir kriz artık saklanamaz hale geldi: ilaç krizi. Yeni ortaya çıkmış değil… Aylardır, hatta yıllardır kapımızın eşiğinde bekleyen bir sorun bu. Ama kapıyı açıp yüzleşmesi gerekenler hâlâ yokmuş gibi davranıyor.
Bu ülkede bir kriz varsa, çözüm üretmekle yükümlü olanlar bellidir. Yetki kimdeyse, sorumluluk da ondadır. Fakat görünen o ki yetkisi olanların sorumluluk bilinci aynı ölçüde gelişmiş değil. İlaç yokluğu yüzde 25-30 seviyesine ulaşmış durumda; bu, sıradan bir rakam değil. Her dört ilaçtan biri yok demek. İnsanlar ellerinde reçetelerle eczane eczane dolaşıyor, ama çaba çoğu zaman boşa… Çünkü eczanelerde ilaç yok.
Sadece bir iki kalemden söz etmiyoruz. Ağrı kesiciler, tansiyon ilaçları, antibiyotikler, hatta kemoterapi gibi hayati öneme sahip ilaçlar bile bulunamıyor. Bunu telafi edecek, vatandaşı rahatlatacak bir politika, bir açıklama, bir çözüm yok. Sadece sessizlik…
Havalar soğudu. Kronik rahatsızlığı olanlara, yaşı ilerlemiş yurttaşlara “grip aşısı olun” tavsiyesi yapılıyor. Tavsiye güzel, yerinde; peki aşı nerede? Eczacıların sistemlerinde kabarık bir liste var. Bekleyen binlerce kişi… Ama aşının ne zaman geleceği meçhul. Bu hızla giderse, aşıların gelmesine gerek kalmayacak; çünkü grip mevsimi bitecek.
Asıl acı olan şu: İlaç, tartışma konusu olamaz.
Bir ülkenin sağlık sisteminde en kabul edilemez şey “ilaç yokluğu”dur. Hastalık beklemez, zaman kollamaz, ertelemez. Ama yönetim bu krizi erteleyerek, görmezden gelerek çözmeye çalışıyor sanki. Oysa ilaç krizi kendiliğinden çözülmez; görmezden gelindikçe büyür, yayılarak derinleşir.
Bugün grip aşısı bulamayanlar, yarın tansiyon ilacı bulamadığı için risk altına girecek. Antibiyotik yokluğu yeni komplikasyonlar doğuracak. Kemoterapi ilaçlarının eksikliği ise telafisi olmayacak kayıplara yol açacak.
Bu kriz artık vatandaşın yalnızca sabrını değil, sağlığını da tüketiyor.
Soruyorum:
Bir ülkede insanlar ilaç bulamaz hale geldiyse, bundan daha acil, daha hayati hangi mesele olabilir?
Sessiz kalmak, bu tabloyu normal görmek, “bir şekilde düzelir” diye beklemek, en hafif tabirle vurdumduymazlıktır. Sağlık sisteminin temel taşı ilaçtır ve bir ülkede ilaç yoksa, aslında hiçbir şey yolunda değildir.
Bugün ilaçsız kalanlar yarın daha derin bir sağlık sorunuyla karşı karşıya kalacak. Ama hâlâ çözüm üretmesi gerekenlerden ses yok… Yokluk büyüyor, listeler kabarıyor, insanlar endişeleniyor.
Bu kriz, görmezden gelenlere rağmen kapıda değil artık; içeri girdi.
Ve herkes, en çok da vatandaş, bunun bedelini ödüyor.