ABD merkezli The New York Times (NYT), Eskişehir’i de etkileyecek olan olası büyük İstanbul depremini gündemine alan bir analiz yayımladı. Analiz ne kadar doğru en iyi deprem uzmanlar bilir ama yalnız İstanbul değil ülkemizde pek çok kent depremle karşı karşıyadır.
Volkanoloji uzmanı Dr. Robin George Andrews tarafından, kaleme alınan analizde araştırmaya göre, bölgedeki sismik hareketlilik "Ana Marmara Fayı" olarak adlandırılan kilitli bölgeye doğru ilerliyor. Bu durumun, yaklaşık 16 milyon nüfuslu İstanbul'da 7 ve üzeri büyüklüğünde bir deprem riskini artırdığı belirtildi.
Ülkemizin genelinde olduğu gibi Eskişehir’ de deprem kuşağında yer almaktadır. Uzmanlar Eskişehir’de her an büyük bir depremin olabileceğini öngörmektedir. Bu nedenle Eskişehir’ de depremle ilgili önlemler ivedilikle hayata geçirilmelidir.
17 Ağustos Marmara Depremi’nde, sabahın erken saatlerinde, Gölcük’te idik. Üç gün, enkaz kaldırma çalışmalarına, tanık olduk. Bölgede kaos vardı. Devlet yardım konusunda organize olamadı. Özellikle de deprem toplanma yerleri ve enkazlarından çıkartılan insanlarımıza müdahale yerlerinin olmayışı büyük sorunlar yaratmıştı.
O günlerde, Eskişehir Valisi olan Sayın Ali Fuat GÜVEN’e deprem bölgesindeki sorunları aktarmış, özellikle de Eskişehir’ de, birkaç adet çadır kent kurulmasını da istemiştik. Önerilerimizin büyük çoğunluğu, o yıllarda hayata geçti. Hatta üç yerde çadır kent gerçekleştirilmişti.
Eskişehir’de Zincirlikuyu Mahallesinde 62500 m2, Mamuca’da, 55500 m2 ve Şahin Tepesi’nde olmak üzere üç çadır kent yeri tespit edilmişti. Şahin Tepesi’ndeki çadır kent, bir kooperatife tahsis edilerek, Mamuca yolundaki çadır kent de TOKİ tarafından konut yapılarak, ortadan kaldırıldı. Zincirlikuyu Mahallesi’nde 62500 m2 çadır kentinde akıbeti ise bilinmiyor.
Gölcük-Adapazarı merkezli 7. 4 şiddetli depremde, Eskişehir’de 490 bina ve 49 işyeri hasar gördü. İki binadan, biri depremde, diğeri ise kendiliğinden çöktü. 4 adet ağır hasarlı bina da sonradan yıkıldı. 32 vatandaşımızda hayatını kaybetti. Ancak Eskişehir merkezde, tespit edilmeyen, onlarca hasarlı bina var. Bu binalarda, gereken tedbirler alınmaz ise, olası bir depremde, büyük mal ve can kaybına neden olacaktır.
Ayrıca 1998 yılında yürürlüğe giren, Afet yönetmeliğinden önce, yapılan binaların, güçlendirilmesi gerekirdi. Çünkü bu alanda öncelikli görev Anakent ve alt belediyelerindir. Aslında binaların güçlendirilmesi, yıllarca gündemde olduğu halde, bir türlü çözüm getirilemediği gibi hayata geçirilemedi.
Eskişehir de “1999’dan günümüze Eskişehir Depremselliği” konulu panelde, ESOGÜ, Jeoloji Mühendisliği Bölümü Başkanı Sayın Prof. Dr. Erhan ALTUNEL dünyanın, en tehlikeli faylarından biri olan Kuzey Anadolu Fay zonuna Eskişehir’in çok yakın olduğuna dikkat çekerek, “Bu fay hattında, şiddetli bir deprem olursa, Eskişehir'de bundan hasar görecektir. Marmara depreminde bunu yaşadık. ”diyerek uyarıda bulunmuştu.
17 Ağustos depreminden sonra, TBMM'de grubu bulunan siyasi partilere mensup milletvekilleri, deprem felaketiyle ilgili alınan ve alınması gereken tedbirler konusunda, meclis araştırması açılması için önerge verdiler.
Önerge de ”afet riski yüksek olan bölgelerden başlamak üzere, mevcut yapı ve altyapıların afetler olmadan önce güçlendirilmesi ve yenilenmesi çalışmalarına kamu binalarından başlayarak önem ve öncelik verilmeli ve bu amaç için yeterli iç ve dış kaynaklar bulunarak, özel bir uygulama projesi hazırlanmalıdır. “ ifadesi yer almıştı. Bugüne kadar bu ifadeler, ne ülke bazında, ne de Eskişehir’de hayata geçirildi.
Yine aynı önerge de,” planlama ve yapı sektöründe görev alan şehir plancılığı, mimar, inşaat, jeoloji, jeofizik, makine ve elektrik mühendisliği gibi, uzmanlık alanlarının yetki ve sorumluluklarını belirleyen, meslek yasaları çıkarılmalıdır. Bu yasalarda, Meslek Odalarına üyelerini denetleme yetkisi verilmeli, gereği yerine getirilmez ise, Odalar da sorumlu tutulmalıdır” ifadeleri yer almıştı.
Geçmiş yıllarda, Sayın Prof. Dr. AYDA da , “ Eskişehir’in bir deprem senaryosu hala yok. Mahallelerin envanteri hala çıkmış değil. Hangi ev sağlam, hangisi çürük, hangisi depreme dayanıklı, hangisi değil, hiçbir bilgi yok. Sadece bu konuda başlatılan çalışmalar olduğunu duyuyorum.” demişti.
Büyük depremlerin gerçekleştiği Japonya depreme dayanıklı evler inşa ederken kullanıldığı sistem, yapının yeryüzü bağlantısını kesmeyi sağlayan taban izolasyonu oluyor. Türkiye de deprem bölgelerinde aynı yöntemi uygulanmalıdır.
Eskişehir İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Başkanı Sayın Orkun KILIÇ’ da depremde Eskişehir’deki riskli binalara dikkat çekerek “…Hangi binalar riskli ve bu binaları dönüştürmek için ne yapmak lazım? Çünkü yıkılacak olan şey binalar, yıkılacağını düşündüğümüz binaları bizim yenilememiz gerekiyor, yoksa Eskişehir’de de asrın felaketi yaşanacak.” diyerek ilgilileri ve halkımızı uyardı.
Eskişehir’de her kesim, deprem olacak gibi hazırlıklı olmalı ve alınacak önlemlerde, elini taşın altına koymalıdır. Çünkü Japon Fizikçi Torahiko TERAD’ ın söylediği gibi, “ DOĞAL AFET UNUTULDUĞU ZAMAN GELİR. İnsanları da deprem değil depreme karşı dayanıksız binalar ve “İHMAL” öldürür.
Eskişehir’ de fay hatlarının geçtiği bölgelere yakın yerlerde yapı inşa edilmemelidir. Kentte mevcut binalar, kontrol ettirilmeli ve dayanıklılıkları artırılmalıdır. Tüm binalar, deprem yönetmeliğine uygun olarak yapılmalıdır. Kentsel dönüşümde ivedilikle hayata geçirilmelidir. Deprem eğitimleri sürekli yapılmalı, her evde deprem çantası hazır tutulmalıdır. Kentte, depremde kullanılacak çadır kent yerleri yeniden tespit edilerek, hazır halde tutulmalıdır.