Ülkemizde Maden Mühendisliği mesleği hak ettiği değeri görmemektedir. Bu nedenle de hem nitelikli mühendisler mesleğin hak ettiği değeri görmesi, hem de ülkedeki ihtiyaç doğrultusunda, mezun vererek, işsizlik oranının en aza indirilmesi için çeşitli düzenlemelerin yapılması elzemdir.

Ülkemizin, maden mühendisi ihtiyacının fazlasıyla karşılanıyor olduğu düşünüldüğünden, yeni bölümler açılmamalı, maden mühendisliği uygulama alanı ile ilgili tanıtıcı etkinlikler düzenlenmesi ve bu konularla ilgili üniversite-sanayi ve maden şirketleri ile işbirliğinin sağlanarak, öğrencilerin yer altı işletmesi, açık işletme ve cevher hazırlama/zenginleştirme tesisini deneyimleyecek şekilde mezun olmaları sağlanmalıdır.

Kaymaz’da görevli olduğum yıllarda, İngiltere’nin, en eski ve başarılı üniversitelerinden biri olan Oxford Üniversitesi’nde kazıbilim (arkeoloji) bölümünde, tahsil yapan bir kız öğrencisi İngiltere’den gelerek, Kaymaz’ da 35 adet, tarihi taş tespit edip, gerekli incelemeleri yapmıştı.

Ülkemizde üniversiteler, öğrencilerine bu imkânı istenen ölçüde sağlamıyor. Yaparak yaşayarak, eğitim ilkesi ve AR-GE çalışmaları, en önemlisi de, kurum/kuruluşlarla işbirliği için, yeterli çaba gösterilmiyor. Hâlbuki bu işbirliği, yapılsa şirketler, üniversiteler, özellikle de öğrenciler açısından büyük yarar sağlar.

Nitekim Akdağlar Madencilik Grup Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Mehmet Akdağ,Biz eskiden mühendislik fakültesinden mezun olan öğrencileri alıyorduk, masa başında oturuyorlardı ve sahaya inmiyorlardı. Baktık bu şekilde olmuyor. Biz de İstanbul Teknik üniversitesi Maden Fakültesi’ne gittik. Sistemde bir sıkıntı olduğunu söyledik. Buna çözüm getirmek için de bir öneride bulunduk. Bizim sahamız her şeyimiz, gelin derslerinizi burada yapın dedik ve bir de bina verdik. Şimdi derslerini hem orada hem sahada yapıyorlar. Biz de rahat rahat mühendislerimizi iyi yetişmiş olarak işe alıyoruz. Bu uygulamaya başlayalı 20 yıl oldu.” dedi

Diğer yandan evrensel anlamda üniversiteler, bir taraftan teknoloji üretirken, diğer taraftan ülke sorunlarını çözmek için, gayret ve çaba gösterirler. Ayrıca üniversitelerdeki her bölümün de kendine özgü hedefleri vardır. Maden Fakülteleri ve mühendisliklerinin de önceden belirlenen hedefleri mevcuttur. Bilimsel ve endüstriyel araştırmalarla desteklenen ve sürekli güncelleştirilebilen lisans ve yüksek lisans programları oluştururlar.

Ayrıca madencilik ve madenle ile ilgili diğer konularda, yurt içi ve yurt dışında çalışabilecek; teknik anlamda rekabetçi ve iyi eğitim almış, takım çalışması yeteneklerine sahip, kariyerleri boyunca teknolojik gelişmeleri takip edip uygulayabilecek, aynı zamanda çevreye duyarlı, Maden Mühendisleri yetiştirmek, maden fakültelerinin hedefidir.

Madenin, her aşaması Maden Mühendisliği öğretim görevlileri ve öğrencileri tarafına yakından izlenmelidir. Bu işbirliği, mezun olan gençlerimizin, daha nitelik yetişmeleri ve istihdam edilebilirliği açısından bir zorunluluktur. Bunu sağlamak için Maden Fakülte ve mühendisliklerinin, madenlerimizi bir laboratuvar gibi kullanmaları gerekiyor.

Yıllardır Türkiye’de “ya madencilik ya çevre” felsefesi işlendi. Kimse çevre korunarak madenciliğin yapılabileceği hususunda kafa yormadı. Gerçi MTA Genel Müdürlüğü, 1994 yılında bünyesinde, Çevre Birimini, ilk oluşturan kurumlardan birisidir. Günümüzde çevre birimi çalışmalarını, Maden Analizleri ve Teknoloji Dairesine bağlı Çevresel Etütler ve Değerlendirme Koordinatörlüğü olarak devam ettirmektedir.

MTA Genel Müdürlüğü, bünyesindeki bu birim madencilik ile ilgili temel çevre sorunlarını tanımlayabilmeyi, bu sorunlar arasında bağlantı kurabilmeyi ve çözüm önerileri getirebilmeyi amaçlamaktadır.

Maden Fakülteleri ve maden işletmeleri de işbirliği yapmalı ve Taş, Kömür, Bor, Toryum, Elmas, Altın ve Baz Metal (Bakır, Kurşun, Çinko) gibi madenleri AR-GE/fizibilite/optimizasyon konularında teknoloji üretmek için de işbirliği sayesinde maden sahaları birer “araştırma merkezi” haline getirilmelidir.

Eskişehir ve Türkiye’nin, geleceğini ilgilendiren bor konusunda, şehrin tüm paydaşlarını bir araya getirerek, akademi, sanayi ve kamuoyu arasındaki koordinasyonu sağlamak adına Eskişehir’ de ESGİAD bünyesinde oluşturulan Bor Platformu ve ESO bünyesinde yer alan Maden Kümesi gibi oluşumlar da Maden Fakülteleri ile de işbirliği yapmalıdır.

Maden Fakültelerinin, maden şirketleri, Maden Küme ve Bor Platformu gibi oluşmalar ile işbirliği sayesinde, madenlerin oluşum-birikim ve arama süreçleri, madencilikte yenilikçi yaklaşımları ve maden işletmelerinin çevreye etkisini iyileştirirken, Madenlerimizi sadece ham madde olarak değil, yüksek katma değerli uç ürün üretmeye de katkıda bulunacaktır.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlarından Mustafa Varank döneminde, 177 ülkeye 7,7 milyon ton doğal taş ihracat ettik. Toplamda 2,1 milyar dolarlık gelirle toplam ihracatımızın yüzde 35'lik dilimini doğal taşlar oluşturdu. Oysa madenler Türk iş adamları tarafından çıkartılıp, işlenerek ihraç edilse hem istihdam sağlayacak hem de ülkemizin ihracat geliri daha da artacaktır.

Ayrıca madencilik sektöründe, üniversitelerle işbirliği, iş sağlığı ve güvenliği, maden işletmelerinin yönetimi ve ekonomisi, maden sahaları ile ocaklarındaki deformasyonların ölçümleri, analizi, maden turizmi ve tarihi gibi konularda en önemlisi de madenlerle ilgili ArGe çalışmalarında, madenlerden katma değeri yüksek uç ürün üretmede sürdürebilir gelişmelere de katkıda bulunacaktır.