İnsanlar, maddi yönden zengin olmak için birçok şeyden vazgeçmesi gerekir. Manevi yönden, zengin olmak için de aynı şey geçerlidir. Maddi zenginlik, kalıcı değildir ama manevi zengin insanlar, ebediyete intikal etseler de kalıcıdır.
Toplumda, manevi zengin ve halk adamı olma kolay değildir. Kişi/kişilerin, halk adamı, özellikle de manevi zengin olabilmesi için de her şeyden önce, o milletin evladı olduğu hissetmesi, bulunduğu, kenti ve insanlarını sevmesi, tavır, davranışları ve icraatı ile de örnek olması gerekir.
Dünya ve Türk toplumunda çok zengin insanlar oldu. Ancak bu insanlar unutuldu gitti. Eser bırakan, fikir ve düşünceleri ile toplumda kalıcı olan, manevi zengin insanlar ise hayatını kaybetse de hala yaşıyor. Eserleri, fikir ve düşünceleri, var oldukça da yıllarca yaşayacaktır.
Manevi zenginliği, ne sel alır, ne yel alır, ne de herhangi bir felaket. Bu bakımdan, insanın en büyük ve en önemli kazancı, maddi zenginlikten ziyade manevi zenginliktir. Dünyada kalıcı olan da bu zenginliktir.
Eskişehir’de çocuk ve gençlerimizin, örnek alabilecekleri ve örnek olarak sunabileceğimiz, manevi zengin, mümtaz şahsiyet vardır. Yunus Emre ve Nasrettin Hoca, Sinan Paşa, Hızır Bey gibi… İnsanlarımız asılardır yaşıyorlar ve bundan sonra da yaşayacaklardır.
Manevi zengin olan insanlarımızla, çocuk ve gençlerimiz, gurur duyup, örnek alacaklar, doğruluk, çalışkanlık, fedakârlık, cesaret, yardımlaşma, sadakat, adaletli olma, edepli olma, sorumluluk sahibi olma, güvenilir olma gibi, kültürümüze ait değerleri, de tanımış olacaklar,
Eskişehir ve Sivrihisar’da manevi zengin olan, insanlarımızdan biri de
1971 yılında Emirdağ’da, 1972–1976 ise Sivrihisar’da, 1976 yılında Akhisar’da, 1982 yılında Eskişehir’de 2.nci Noter olarak çalışan 1998 yılında da emekli olan Sayın Orhan KESKİN’dir.
Rahmetli Orhan KESKİN, nerde ne yaptı, neye karar verdi ise daima en iyisini yaptı, en hayırlısına da karar verdi.. İletişim becerisi güçlü, eleştirel ve değerlendirme becerisi de yüksekti. Analiz ve sentez gücü, problemleri çözme becerisi etkili konuşma kabiliyeti ile örnek büyüğümüzdü.
Rahmetli Orhan KESKİN, ömrü boyunca Eskişehir, özellikle de Sivrihisar’ da pek çok eserin hayata geçmesinde, ciddi fedakârlıklar yaptı, maddi ve manevi de katkı da bulundu.
Rahmetli KESKİN; 1956 yılında Sivrihisar kütüphanesinin (Hızır bey kütüphanesi) temellerini attı. 1962 yılında “Sivrihisar Tarihi Eserleri Koruma Derneği’nin yönetim kuruluna girerek, Sivrihisar’daki tarihi eserlere sahip çıkmış ve ilçedeki birçok tarihi eserin de restoresini yaptırdı.
1965 yılındaki genel kurulda dernek adının “Tarihi Eserleri Koruma ve Turizm Derneği” olarak değiştirilmesini sağlamıştır. 1971 yılında İmam Hatip ve Müftülük Derneği’ni kurmuş, zamanın ve koşullarının getirdiği riskleri göze alarak 1973 yılında “İslami İlimler Vakfı”na dönüştürmüştür. Vakıf 18 kişinin imzasıyla 1974 yılında tescil edilmiştir.
Eskişehir’ de, 4 yıl Türk Ocağı’nın Başkanlığını yapmış, Sivrihisar İslami İlimler Vakfı, Cafer Akıllı İlter Vakfı, Sivrihisar Eğitim Kültür ve Dayanışma Vakfı ve Eskişehir Yunus Emre Kültür ve Sanat Vakfı’nın kuruculuğunu yapmış ve yer almıştır.
Rahmetli KESKİN, Sivrihisar’ı ve ilçedeki tarihi ve kültür mirası, çok iyi tanıyan bir insanımızdı. Bu nedenle de Sivrihisar’daki tarihi ve kültürel mirası tanımak ve korumakla da yetinmedi. Bu alanlarda, yıllarca araştırma yaptı ve elde ettiği bilgileri de 2001 yılında basılan, “BÜTÜN YÖNLERİYLE SİVRİHİSAR” isimli eserinde toplayarak, ilçenin bugününe ve geleceğini kalıcı bir miras bıraktı.
Bugünde yakınları tarafından Rahmetli Orhan KESKİN ’in sahip olduğu 124 adet Sivrihisar kilimi, şartlı bağış yoluyla Sivrihisar Belediyesi’ne devredilmiştir. Sivrihisar Belediye Meclisi de Nisan ayı toplantısında, bir vefa örneği göstererek, mevcut “Sivrihisar Kilim Müzesi”nin adını, “Sivrihisar Orhan Keskin Kilim Müzesi” olarak değiştirilmiştir.
Rahmetli KESKİN; yıllarca Sivrihisar’daki tarihi eserlerin hamisi olup, ilçedeki tarihi eserlerin ve dokunun korunması için de her türlü maddi ve manevi fedakârlığı yaptı. Hatta yaşamını bile tehlikeye atmaktan çekinmedi.
Nitekim Çardak Hamamı mevki’indeki Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne kayıtlı, dünyada bir benzeri olmayan, taş kubbeli camii’ne avize asarlarken, avizenin kafasına düşmesi sonucu büyük bir tehlike geçirdi.
Sivrihisar’a getirilerek kafasına, beş dikiş atılmasına ve doktorunda ikazına rağmen, geri dönerek işleri takip etmesi, onun canı pahasına, tarihi eserlere karşı gösterdiği değerin de bir göstergesi idi. Bu fedakârlığı karşısında kendisini ne kadar takdir etsek azdır.
Sivrihisar’da insanlarımız özellikle de çocuk ve gençlerimiz icraatı ve eserleri ile hem gurur duyup örnek alacaklar, hem de doğruluk, sorumluluk sahibi, güvenilir ve vatansever olma gibi, kültürümüze ait değerleri, özellikle de, yaşandığı maziyi de tanımış olacaklardır
Rahmetli Orhan KESKİN, Sivrihisar’da yaşadığı tarihinlerde bir merhale olmuştur. İlçe kültürünün, en değerli yapı taşlarından da biridir. Sadece yaşadığı yılların değil, gelecek yıllarda da eserleri ve hizmetleri ile unutulmayacak, gelecek nesillere de rehberlik edecektir.
Ruhu Şad Mekanı Cennet Olsun…