Görsel temizlik mi, gerçek koruma mı?
Eskişehir’in ortasından usulca süzülen Porsuk Çayı, bir zamanlar şehrin incisi, zarif bir ayna gibiydi. Ancak son yıllarda bu aynaya bakınca gördüğümüz şey, güzelliğin değil, ihmalin ve plansızlığın yansıması oldu. Kentin göbeğinde, tarihi dokunun tam ortasında yer alan bu su yolu, artık günbegün kirleniyor, çamura bulanıyor ve giderek daha fazla can çekişiyor.
Porsuk’un kahverengiye çalan sularını izleyenler belki ilk anda bunun sadece geçici bir sorun olduğunu düşünebilir. Ama gözümüzü biraz daha açarsak, bu renk değişiminin yalnızca sağanak yağıştan ibaret olmadığını anlarız. Aslında bu, uzun yıllardır süregelen ihmallerin, yanlış politikaların ve eksik planlamaların bir sonucu.
Belediyenin belirli periyotlarla Porsuk Çayı’nda dip temizliği yaptığını biliyoruz. Bu temizlikler sırasında iş makinelerinin çaya batması elbette gündemi meşgul eden bir olay oldu. Ancak asıl sorulması gereken soru şu: Porsuk’un yüzeyini temizlemek gerçekten bir çözüm mü, yoksa sadece makyaj mı yapılıyor?
Porsuk’un dip temizliği yapılırken suyun renginin değişmesi, çayın içinin ne halde olduğunun en büyük kanıtı. Burası artık sadece bir su yolu değil, yıllardır biriken atıkların ve çöplerin mezarlığına dönüşmüş durumda. Oysa bir kentin simgesi olan bir su yolu, yalnızca yüzeysel bir temizlikle değil, kökten bir bakış açısıyla korunmalıdır.
Her yıl aynı senaryoyu yaşıyoruz: Önce Porsuk kirleniyor, ardından ekipler geliyor, yüzey temizleniyor, bazen suyun rengi değişiyor, halk şaşkınlıkla izliyor ve sonra her şey unutuluyor. Birkaç hafta sonra yine gondolların ve Esbot’ların süzüldüğü, turistlerin fotoğraf çektiği o güzel manzara geri geliyor. Ama suyun altındaki gerçek değişmiyor.
Peki, hiç düşündük mü, neden bu çay sürekli temizlenmek zorunda kalıyor? Neden kirleniyor? Kim kirletiyor? Sadece belediye eliyle yapılan temizlikler yeterli mi? Şehrin çöp yönetimi, sanayi atıkları, yağmur suyuyla taşınan pislikler, kanalizasyon bağlantıları gibi birçok faktör göz ardı edilirken, dip temizliği yapmak gerçekten çözüm mü, yoksa günü kurtarmak mı?
Porsuk’un rengi değil, kaderi değişmeli
Eğer Porsuk Çayı gerçekten korunmak isteniyorsa, artık yüzeysel önlemlerle yetinmemeliyiz. Şehirde yaşayan herkesin bilinçlendirilmesi, sanayi tesislerinin denetlenmesi, atık yönetim sistemlerinin gözden geçirilmesi ve uzun vadeli bir ekolojik planlamaya gidilmesi şart.
Aksi takdirde Porsuk’un aynasında gördüğümüz şey, giderek yok olan bir doğal güzelliğin hüzünlü yansıması olmaya devam edecek. Şimdi mesele, bu aynaya bakıp gerçekten bir değişim yaratıp yaratamayacağımızda…