Eskişehir Büyükşehir Belediyesi geçtiğimiz günlerde parkometre uygulamasının kaldırıldığını açıkladı. Haberin duyulmasının ardından şehirde adeta bir sevinç havası esti. Çünkü kim ödemek zorunda kaldığı park ücretinden kurtulmak istemez ki? Vatandaşın ilk tepkisi doğal olarak memnuniyet yönünde oldu. Ancak işin bir de uzun vadeli boyutu var; bence orası biraz karanlık.

Eskişehir trafiği zaten yıllardır çözülemeyen bir sorun yumağı. Dar yollar, artan araç sayısı, sabırsız sürücüler ve her geçen gün büyüyen bir kent nüfusu… Şimdi bu tabloya bir de ücretsiz park imkânı eklendi. İlk bakışta kulağa hoş gelse de bu durum, farkında olmadan şehirdeki trafik yükünü daha da artırabilir.

Parkometrelerin kalkması, “artık istediğim yere park edebilirim” algısını da beraberinde getirdi. Bu, şehir düzeni açısından ciddi bir risk. Çünkü parkometre sistemi her ne kadar bazen can sıkıcı olsa da, bir tür denge unsuruydu. Süreli park anlayışı, araç sirkülasyonunu sağlıyor, herkesin eşit şekilde park alanlarından yararlanmasına zemin hazırlıyordu. Şimdi bu sistem ortadan kalkınca, aynı aracın günlerce aynı noktada park halinde kalması işten bile değil.

Eskişehir gibi araç sayısının hızla arttığı bir şehirde, bu durum kısa sürede yeni bir krize dönüşebilir. Ücretsiz park alanları dolacak, araçlar kaldırımlara, ikinci sıralara, hatta dönüş noktalarına kadar taşacak. Flaşör yakıp “iki dakikada döneceğim” diyerek yapılan o meşhur ikinci sıra parklar yeniden şehrin kabusu haline gelebilir.

Peki çözüm ne olacak? Uzun süre aynı yerde park eden araçlara bir yaptırım uygulanacak mı, yoksa sistem tamamen vatandaşın vicdanına mı bırakılacak? Açık konuşmak gerekirse, bu konuda ciddi bir düzenleme yapılmazsa şehir içinde hareket etmek bile büyük bir çileye dönüşebilir.

Kimi zaman şehir yönetiminde alınan kararlar, kısa vadede halkın hoşuna gider ama uzun vadede yeni sorunları beraberinde getirir. Parkometre uygulamasının kaldırılması da bana göre tam olarak böyle bir karar. Ücretsiz park, kulağa “halk dostu” gibi gelse de, plansız uygulandığında şehir içi kaosu büyütebilir.

Sonuç olarak, Eskişehir’deki asıl mesele parkometre değil, park kültürü. Kuralsızlık alışkanlığı, en iyi niyetli düzenlemeleri bile boşa çıkarır. Eğer vatandaş olarak ortak alanları paylaşma bilincine sahip olmazsak, hangi sistemi getirirsek getirelim sonuç hep aynı olur: sıkışık yollar, öfkeli sürücüler ve içinden çıkılamayan bir trafik karmaşası.