Pandeminin ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri günden güne artarak devam ediyor. Gerek işletmeler gerekse bu işletmelerde çalışanlar için süreç daha da ağırlaşıyor. Üstelik kış kapıya dayanmışken…

Daha önceki yazılarımda da belirttiğim üzere pandemiden sonra her şeyi bıraktığımız gibi bulabilmemiz için işletmelerin ve Eskişehir ekonomisinin ayakta kalması bir zarurettir.

Şehir Gazetesi olarak da defalarca bu konuyu gündeme taşıdık. Dünkü manşetimizde ‘Esnaf Siftahsız Dükkan Kapattı’ başlığıyla bir kez daha bu soruna dikkat çekmeye çalıştık.

Gelgelelim şehrin idarecileri arasında bu konuya duyarlı birkaç kişi dışında kimse yok. Bu kişilerin başında da hiç şüphesiz ki Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler geliyor. Güler dün yine bir takım talepleri dile getirerek işverenlerin ve çalışanların yanlarında olduğunu gösterdi.

Gelin, ETO Başkanı Güler’e kulak verelim:

“Yalnızca Türkiye’de değil dünyanın birçok ülkesinde salgın sebebiyle zaruri ihtiyaçlar dışındaki birçok sektörde kapatma ya da kısıtlama tedbirleri uygulanıyor. Ülkemizde de ekonominin çarklarının dönebilmesi için kısıtlamalardan etkilenen firmalar için mücbir sebep ilan edilmesi gerekiyor. Salgın nedeniyle gerek işletmeleri kapanan gerekse faaliyetleri kısıtlanan firmaların iş hayatına dair yükümlülükleri devam etmektedir. Örneğin firma kapalı olduğu halde kira ve stopaj ödemeye devam ediyor. Ödeme dengesi bozulan ve işleri durma noktasına gelen bu üyelerimizin devlet desteği almadan ayakta kalması mümkün gözükmüyor.

Başkan Metin Güler’in söyledikleri özetle bu şekilde ve tespitleri de son derece yerinde…

Bu noktada altını çizmemiz gereken bazı noktalar var

ETO Başkanı Metin Güler neredeyse gün aşırı yaptığı açıklamalarla işletmelerin ve bu işletmelerde çalışanların yalnız olmadığı hissettiriyor.

Bugünü yani kısa vadeli dönemi gündemine alıyor ki bugünleri kurtaramayan işletmeler için orta ve uzun dönem diye bir kavram kalmayacak.

Çözüm önerileri getiriyor…

Pek çok yönetici veya STK temsilcisi gibi kafasını kuma gömmüyor (Onlar kendilerini iyi biliyorlar).

En önemlisi yıllardır pek çokları için alışageldiği üzere ETO Başkanlığını siyasi bir basamak olarak kullanmak yerine aldığı görevin hakkını veriyor.

Ne diyelim sesin hep böyle gür çıksın Sayın Güler…

****

KAMUOYU CEVAP BEKLİYOR

Geçtiğimiz günlerde gazetemizin başyazarı Vedat Alp önemli bir konuyu köşesine taşımıştı. “ESO, ETO ve ETB ÜYELERİ İÇİN NE YAPIYOR” başlıklı yazısında önemli noktalara değinmişti.

Vedat Alp’in söz konusu yazısından kısa bir alıntı yapalım, bakalım ne demiş Sayın Alp:

“Korona virüsüne karşı en etkili önlem hijyen…

İşyerlerinin sürekli dezenfekte edilmeleri gerekiyor.

Odalar üyelerine “dezenfekte malzemesi desteği” sağlayamaz mı?

Elbette ki sağlayabilir.

Bunu sağlayacak maddi güce sahipler.

Reklam harcamalarını kısmaları bile bu desteği sağlamaların yeter.

Gazetelerin durumu da ortada…

Bin bir güçlük içerisinde kamusal görevlerini yerine getirmeye çalışıyorlar.

Onlar da Odalara üyeler.

TOBB’ne bağlı odalar, Eskişehir’de üyeleri olan gazetelere destek sağlayamazlar mı?

Elbette ki sağlayabilirler.

Kendileri çok sayfalı dergiler, renkli broşürler basıyorlar.

Dünyanın parası harcanarak basılıyorlar da ne işe yaradıkları meçhul… Açıkçası oda başkanlarının reklamını yapmak dışında bir işe yaradıkları yok… Gönderildikleri yerlerin çoğunda kapakları bile açılmıyor.

Haberleri yine yerel gazeteler ile kamuoyuna ulaşıyor.

O dergiler, broşürler için boş yere dünyanın parasını harcayacaklarına Eskişehir gazetelerine “ilan desteği” verebilirler.

Bunlar ilk akla gelenler…”

Vedat Alp’in 26 Mart’ta kaleme aldığı köşesinden kısa bir kesit aktardım sizlere. Oldukça önemli noktalara değinmişti Sayın Alp.

Bendeniz Vedat Alp’in dile getirdiği bu konuya ek olarak bir soru eklemek istiyorum.

Bir yıla yakın bir süredir içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde, pandeminin üyeleri üzerindeki ekonomik etkisini azaltmak adına:

Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş ne yapmıştır?

Eskişehir Ticaret Borsası Başkanı Ömer Zeydan ne yapmıştır?

Efendim verecekleri bir yanıt varsa, noktasına virgülüne dokunmadan bu satırlarda sizlerle paylaşacağım.

Umudum yok ama bendeniz yine de bekleyeceğim…