Ülkemizde, büyük bir dikkat ve titizlikle koruması gerekli Millî Birlik ve Beraberlik ilkesi, Atatürk milliyetçiliğidir.. Herkesin bunu kabul etmesi ve aynı idealleri gerçekleştirmek için birlikte hareket etmesi gerekir. Çünkü Atatürk milliyetçiliği, Türk milletinin ülkesiyle birlikte bölünmez bütünlüğünün de teminatıdır. Bunu sağlayacak olan da ikinci Mustafa Kemallerdir.
Nitekim Atatürk, “ İki Mustafa Kemal vardır; biri ben, et ve kemik geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu “BEN” kelimesi ile ifade edemem. O, ben değil, bizdir. O memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz. Hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve muaffak olması gereken Mustafa Kemal odur” demiştir.
Adaletin Hukuku ve Parlamenter Demokrasi İdeali Derneği (AHPADİ) Başkanı Sayın Av. Mehmet Ektaş, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ ün, icraatı, fikir, düşünce ve kemalimizle ilgili açıklamaları ile Büyük Önder Atatürk’ ün, bugünkü nesle güvenini bir kez daha hatırlarken, ikinci Mustafa Kemal olmanın da hazzını yaşıyor ve yaşatıyor.
Sayın Av. Ektaş’a göre, ana muhalefet partisinin, Atatürk'ün, Üniter, tek millet egemenliğine dayanan ulus devletin kurucusu partinin, Atatürk milliyetçiliği, Atatürk'ün millet tanımından yola çıkarak Kemalizm'in milliyetçilik ilkesini oluşturur. Atatürk'e göre millet, geçmişte bir arada yaşamış, bir arada yaşamaya devam eden, gelecekte de bir arada yaşama inancı ve kararlılığında olan, aynı vatana sahip, aralarında ortak dil ya da ortak kültür veya ortak ahlak olan insanlar topluluğudur.
Bu tabloyu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, ” Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı, hep aynı ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır “ sözleri ile en güzel şekilde ifade etmişti.
Yine Sayın Av. Ektaş, Atatürk'ün tanımladığı milliyetçilik; din ve ırk ayrımı gözetmeksizin, ulus tanımını vatandaşlık ve üst kimlik değerlerine dayandıran sivil milliyetçi bir vatanperverlik anlayışıdır. İlçe başkanı Sırrı Süreyya'nın ölümüne üzüntüsünü dile getirdiği paylaşımında "halkların kardeşliği “ne vurgu yapmasını haklı olarak eleştirdi.
Sayın Av. Ektaş, gerekçe olarak da “Halkların kardeşliği jargonu, enternasyonal sosyalizme ait bir kavram olup, ulus devleti, millet egemenliğini ret eden, bunların yerine halkların egemenliği fikri üzerinden "kendi kaderini tayin hakkı" kavramını kötüye kullanıp ayrılıkçılığa destek veren bir anlayışa aittir” demiştir.
Sayın Av. Ektaş haklıdır. Ülkemizde etnik kimlikleri ve milliyetçiliği gündeme getirmek veya hatırlatıcı söylemlerde bulunmak mevcut huzuru bozar ülkeye de zarar verirken “ETNİK “milliyetçiliği de körükler. Emperyalistleri, senaryolarına da hizmet eder.
Türk halkı benzer senaryoyu, geçmişte de yaşadı. Emperyalist ülkeler, geçmişte de Türkleri, Avrupa’dan atmak için, bugün olduğu gibi, Balkanlar’da, “IRKİ” ve DİNİ” taassuplar körüklendi. Bu uğurda, propagandalar yapıldı. Balkan toplumlarının, milliyetçilik hisleri kamçılandı. Önce ayaklanmalar, sonra da savaşlarla, istenen sonuca ulaşmışlardı
Ülkemizde etnik ve dinsel önyargıyı gündeme getirmek kaos yaratır. CIA Başkanlarından George J. TENET, " Nerde, bir ön yargı ve nefretle karşılaşırsan karşılaş mücadele et. Nerde kaos varsa bil ki, arkasında dinsel ve etnik bir nefret veya ön yargı vardır." demiştir.
Ayrıca Sayın Av. EKTAŞ’a göre, ülkemizde "halklar" la cümlelerine başlayanların amacı da, "eşit yurttaşlık" aldatmacasıyla Türk Milleti egemenliğini kırmak, etnik miyetçiliği, önce Anayasaya sokup ardından bozdukları Anayasaya dayanarak özerklik ve nihayetinde federasyon ya da bağımsız "devletçik" lerin yolunu açmaya çalışmaktır.
Sayın Ektaş, “ Atatürk yaşamının hiçbir döneminde "halklar" ifadesini kullanmadığı gibi "halkçılık" ilkesiyle de halkı birbiriyle bütünleşmiş ve dayanışma içinde olan tek bir unsur olarak belirtmiştir” diyerek bir gerçeği de kamuoyu ile paylaşmıştır.
Büyük Önder Atatürk milliyetçi idi. Ancak o ümmetçi, ırkçı, kafatasçı, turancı, ayrımcı, bölücü ve yıkıcı, bir milliyetçi değil, bütünleştirici, kaynaştırıcı, akılcı, barışçı ve çağdaş milliyetçi idi. Etnik milletçiliğe karşıydı. Çünkü Atatürkçülük, her şeyden önce millete haklarını tanıma ve tanıtmadır; millet egemenliğinin ifadesidir. Milletçe bağımsızlığa kavuşmadır.
Büyük Önder Atatürk “Türkler bir ırk ve etnik grup olmaktan ziyade siyasi ve içtimai bir camiadır. Daha önceki devirlerden kalma Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri gibi ayrıştırıcı ve ötekileştirişi propagandalar milletin bütünlüğünü bozan kasıtlı yanlış adlandırmalardır” uyarısında da bulundu.
Çağımızda, millet aynı ideale bağlı insanların oluşturduğu bir birliktir. Bu nedenle de insanlar üzerinde yaşadığı vatan parçası da bir bütündür. Kutsaldır. Bölünemez, parçalanamaz. Bunun aksini düşünmek, milliyetçiliği inkâr etmek olur. Milliyetçilik inkâr edilecek olursa Türk varlığı da sona ermiş olur. O nedenle de Türkiye’de “halklar” yok, Türk halkı, Türk milleti vardır.
Ayrıca ülkemizde, doğusu, batısı, kuzeyi ve güneyi ile bütünleşen, tek vatan, tek devlet ve tek bayrak dışında, çözüm arayanlar, ya da çözüm önerenler, cumhuriyet ve kazanımlarını yıkarak, ulusal iradeyi yok saymaya çalışanlar; bilsinler ki her şeye rağmen bu vatan sahipsiz değildir. Çünkü ülkemizle ilgili her türlü olumsuz gelişlerde iş başa düşünce, Türk Milletinin her ferdi Mustafa Kemal’dir.