EGM Narkotik Suçlarla Mücadele Dairesi' nin Ağustos 2022’ de yayımladığı “Metamfetamin Türkiye’de ve Dünyada Kullanımı” başlıklı raporda 2020’de bir önceki yıla göre uyuşturucunun 4 kat artışın yaşandığını görmek mümkün.
2022 yılının sadece ilk yedi ayında görülen metamfetamin, yakalama miktarı ise 8 bin 600 kilograma ulaşmış.
Yine rapora göre 2015 yılında, yalnızca 54 ilde yakalanan metamfetamin maddesi 2020 ve 2021 yıllarında 81 ilde de görülmüştür
Geçmiş yıllarda da Emniyet Genel Müdürlüğü, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı' na bağlı Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi tarafından hazırlanan Türkiye Uyuşturucu Raporu da dikkat çekmişti.
Rapora göre, uyuşturucudan yatarak tedavi gören hastaların yaş ortalaması 28-34 olurken, en küçük kişinin yaşı 12, en büyük kişi yaşı 66 olarak tespit edildi. İlk kullanım yaşı ortalamasının ise 21,5 olduğu belirtilen raporda, tedavi gören hastaların maddeyi ilk kullanım yaşıyla ilgili bilgiler de yer alıyordu.
Yine raporda, tedavi görenlerin yüzde 10,72' sinin 15 yaşından küçük, yüzde 1,59' unun 15-19, yüzde 28,55' inin 20-24, yüzde 14,17' sinin 25-29, yüzde 6,97' sinin 30-34 ve yüzde 4,83' ü ise 35-59 yaşları arasındadır.
Elbette uyuşturucu ile mücadele aile, okul, kişi/kişiler ve kurum/kuruluşlar bazında yapılacaktır. Ancak bu alanda başarılı olunmak isteniyorsa, uyuşturucu ile mücadelede toplumun tüm kesimleri sorumluk almak zorundadır.
Çünkü alkol/madde bağımlılığı, insanımızın ve ülkemizin başına gelebilecek en büyük felaketlerden belki de en önemlisidir.
Diğer yandan uyuşturucu ile güvenlik güçleri hayatları pahasına mücadele ediyorlar. Ancak uyuşturucu ile mücadele güvenlik güçlerine bırakılmayacak kadar da önemli ve hayatidir.
Uyuşturucu ile mücadelede eden kişi/kişiler ve kurum/kuruluşların, hata yapmak ve ihmal etmek gibi bir lüksü de yoktur. Onun için de uyuşturucu ile mücadele her zaman ciddiye alınmalı, kişi/kişiler, kurum/kuruluşlar ve toplumun diğer kesimleri, uyuşturucu ile mücadeleyi kendi koşullarında ve her türlü imkanı seferber ederek yapmalıdır.
Hiç şüphesiz her alanda olduğu gibi, uyuşturucu ile mücadelede sosyal, kültürel, kurumsal, ailesel ve dini değerler en etkin unsurlardır..
Alkol/madde kullanımı ile ilgili olarak elde edilen veriler, kullanım yaşının her geçen gün daha küçük yaşlara indiğini gösteriyor. Hatta bu yaşın 11 olduğu da söyleniyor. Bu alanda Emniyet, Milli Eğitim, üniversite, AMATEM ve aileler ciddi bir çalışma içindeler.
Ancak yeterli de değildir. Toplumdaki tüm kesimler soruna sahip çıkarak ve etkin bir şekilde de mücadele etmek zorundadır.
Uyuşturucu ve alkolle mücadelede öncelikli olarak görev, anne-baba, öğretmen ve arkadaş gruplarına düşmektedir. Çünkü çocuklar çevresindeki insanları taklit ederler, onların tavır ve davranışlarına en azından özenirler.
Diğer yandan, alkol ve uyuşturucu kullanımında işsizlik, iletişim eksikliği, geçimsizlik, uyumsuzluk, çocuk ve gençlere yeteri kadar değer vermeme, aile ve okul ortamı, gözetim ve ikaz eksikliği, geçimsizliği, boşanmalar, çocuk ve gençlerin çevresindeki insanların alkol ve uyuşturucu kullanması en önemli etkenlerdir.
Alkol ve uyuşturucu ile mücadelede pek çok yöntem var. Ancak bu mücadelede “HOŞGÖRÜ ve DİYALOG” olmazsa olmaz konumdadır. Alkol ve uyuşturucu kullansın veya kullanmasın çocuk ve gençler, hatta büyüklerle olan ilişkilerde, bu iki kavramı öncelikli tutmak, en önemlisi de ilişkilerde makul ve tutarlı olmak lazımdır.
Çocuk ve gençlerimizi, anlamaya çalışmak, onu koşulsuz sevmek, kabul etmek, ona her yönü ile saygı göstermek, onlara hoşgörülü davranmak ve diyaloğu eksik etmemek, ergenlik dönemi ile ilgili gelişmeleri bilmek, sorunları ile yakından ilgilenmek, arkadaşlarını tanımak, alkol ve uyuşturucu ile ilgili problemlerin çözümünde etken olacaktır
Ancak alkol ve uyuşturucu alanındaki problemleri çözmek için, eğitimi baskı aracı olarak düşünüp, çocuk ve gençleri yalnızca “itaat eden” varlıklar olarak görmek yanlıştır. Kaldı ki bu tür eğitim anlayışı disiplini değil, disiplinsizliği beraberinde getirdiği gibi, sorunları da çözmez.
Alkol/madde kullanan kişi (kişiler sürekli inkar etme eğilimindedir. Onlarla tartışmak ve yargılamak yerine, kendine güven duyması için, gayret ve çaba gösterilmelidir.
Madde bağımlılığıyla mücadelede öncelikle işin özünde bir kere sevgi olmalı. Yani ailenin yapısı ve ailenin, o çevrenin bireye, çocuğa olan yaklaşımının sevgiyle başlaması önemli. Kişi/kişiler ve kurum/kuruluşlar, özellikle aileler bunun bilincinde olmalıdır.
Hiç şüphesiz, alkol ve uyuşturucu ile mücadelede en etken unsur “EĞİTİM” dir. Bu alanda aile, okul, toplum ve medyaya önemli görevler düşmektedir. Çünkü toplumdaki uyuşturucu ve alkolle ilgili olumlu veya olumsuz her gelişme bir “EĞİTİM”dir.