Yılın her günü farklı anlamlar yüklenebilir; ama bazı günler vardır ki bir takvim yaprağına sığmayacak kadar derindir, ağırdır ve umut doludur. 1 Mayıs, işte tam da böyle bir gün. Sadece bir tarih değil, bir duruş, bir haykırış, bir hatırlatmadır: “Biz varız, emeğimizle varız, alın terimizle varız.”

Dün, 1 Mayıs’tı. İşçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin; sabahın köründe kalkıp güne alın teriyle başlayan, geceleri yorgun ama başı dik bitiren herkesin günüydü. Fabrika dumanlarının altında, tezgâh başlarında, tarlada, sınıfta, hastanede, yollarda çalışan milyonların günüydü.

Ama 1 Mayıs sadece kutlanacak bir bayram değil; aynı zamanda mücadeleyle yoğrulmuş bir tarihtir. Chicago’da sekiz saatlik iş günü talebiyle başlayan bir direnişin, can bedeli ödenmiş bir kavganın adıdır. O günlerden bugüne, çok şey değişti belki ama değişmeyen bir gerçek var: Emek hâlâ en yüce değerdir.

Bugün hâlâ dünyada ve ülkemizde milyonlarca insan iş güvencesinden yoksun. Bugün hâlâ asgari ücret, bir ailenin temel ihtiyaçlarını bile karşılamaktan uzak. Kadın işçilerin yükü, sadece işyerlerinde değil, evlerinde de omuzlarında. Gençler ya işsizlikle boğuşuyor ya da mezuniyetle işsizlik arasında bir hayal kırıklığında sıkışıp kalıyor.

Ama bu tablo karamsarlık için değil, değişim için bir çağrıdır. Çünkü 1 Mayıs aynı zamanda bir umudun günüdür. Gelecek, eşitlikten ve adaletten yana inşa edildiğinde gerçek anlamda bayram olacaktır.

İşte o yüzden biz, her 1 Mayıs’ta meydanlara yalnızca haklarımızı aramak için değil, umutla çıkıyoruz. Çünkü biliyoruz ki güneş, en karanlık geceden sonra doğar. Ve bu ülkenin emekçileri, o güneşi elleriyle yükseltecek güce sahiptir.

Bir fabrika işçisinin yağlı tulumunun içinde yatan gururu, bir inşaat işçisinin nasırlı ellerindeki emeği, bir hemşirenin gözlerinin altındaki uykusuzluğu, bir öğretmenin defter kenarına yazdığı umudu hiçbir sistem görmezden gelemez. Görmezden gelen her şey, bir gün o büyük halk nehrinin önünde duramaz.

Bu yüzden belki bugün hâlâ yolun başındayız ama yol arkadaşlarımız çok. Kadınlar, gençler, emekliler, memurlar, taşeron işçiler, mevsimlik tarım işçileri… Hep birlikte, daha insanca bir yaşam için yan yanayız. İş yerinde, sokakta, okulda, meydanda…

1 Mayıs; sadece geçmişin değil, geleceğin de günüdür. Ve bizler o geleceği, dayanışmayla, mücadeleyle ve sevgiyle kuracağız.

Çünkü emek varsa, umut da vardır.

Çünkü hak varsa, yarın da vardır.

Ve çünkü biz inanırsak, değişir bu dünya.

Nice 1 Mayıs’lara…

Nice adil, eşit ve özgür yarınlara.