CHP’de Parti Meclisi seçimi yaklaşırken Eskişehir’deki siyaset koridorları yine hareketli. Ortada henüz kesinleşmiş bir aday listesi yok. Ancak konuşulanlar, duyumlar ve kulis fısıltıları sanki çoktan kendi atmosferini kurmuş durumda. “Kim olur, kim destekler, kim kimi işaret eder?” soruları havada uçuşuyor. Haliyle, iş artık bir tahmin oyunu olmaktan çıkıp refleks haline geldi.

Öyle ki; adı aklından bile geçirmeyen insanların bile sosyal medyada “PM olur mu?” tartışmalarına dahil edildiğini görüyoruz. Fakat bu tartışmaların ortak bir düğümü var: Destek meselesi.

Bir isimden söz edildiğinde ilk akla gelen şu oluyor:

“Kazım Kurt bu tablonun neresinde?”

Bu cümle boşuna kurulmuş bir cümle değil. Çünkü Eskişehir’de siyasetin dengeleri konuşulurken Kazım Kurt’un ağırlığını görmezden gelmek zaten mümkün değil. Yıllardır yerel yönetimdeki duruşu, parti içindeki tecrübesi ve Genel Merkez ile kurduğu bilinen temaslar, ismini çoğu denklemin doğal bir parçası haline getiriyor.

Kulislerin asıl ilginç yanı ise şu:

Herkes birilerini Kazım Kurt’un destekleyip desteklemediğini tartışırken, kimse “Peki ya kendi?” sorusunu yüksek sesle söylemiyor.

Oysa susan isimlerin politikadaki en güçlü yanının hamleyi en sona saklamak olduğunu unutmamak gerekir.

Bugün Eskişehir’de birçok kişi, “Kazım Kurt kime destek verir?” diye soruyor.

Oysa belki de asıl soru şöyle olmalı:

“Kazım Kurt’un kendisi bu süreçte nerede duracak?”

Genel Merkez’de adı uzun süredir belli makamlarla birlikte anılan, örgüt dili bilen, bürokrasi ile siyaset arasında hat kurabilen bir profil olarak Kurt, bu denklemin tamamen dışında mı kalır?

Pek sanmıyorum.

Özgür Özel’in Genel Başkanlık çizgisine baktığımızda; deneyimli, teşkilat aklı güçlü ve tartışmasız sahayı bilen isimlerle yürümeyi tercih ettiğini görüyoruz. Hal böyleyken, PM üyeliği ve beraberinde bir genel başkan yardımcılığı ihtimali düşük de olsa yok sayılacak bir senaryo değil.

Bu ihtimalin hayata geçmesi için önce belediye başkanlığı görevinden ayrılmalı.

Ama siyaset dediğimiz şey bazen zamana yayılmış, bazen tek cümleyle değişen bir denklem.

Bugün imkânsız görünen, yarın olağanlaşabilir.

Bir şehirde herkes yüksek sesle aynı şeyi konuşuyorsa, asıl dikkat edilmesi gereken genelde sessizce duran taraftır.

Çünkü sessizlik, bazen cevap değil; hazırlıktır.

Ben olası bir ihtimalden söz ediyorum. Kesinlik yok. Israr yok.

Sadece siyaseti izleyen bir gözün, gördüğünü not etmesi var.

Ve açık konuşayım:

Böyle bir adım atılırsa, yadırgamam.

Esen kalın.