Her sabah işine yetişmek için telaşla yola koyulan binlerce insanın arasında, şehrin sokaklarında kocaman bir otobüsü ustalıkla kullanan bir kadın şoför görüyorsun. Elinde direksiyon, yüzünde gülümseme, makyajıyla, topuklu ayakkabılarıyla, belki de birçoğumuzun “zor” diye tanımladığı bir işi büyük bir gururla yapıyor. İşte Eskişehir’in ruhu burada saklı: Kadınların kendi varlığını hissettirdiği, engelleri tek tek yıktığı bir şehir.
Eskiden bazı meslekler yalnızca erkeklere aitmiş gibi algılanırdı. Kamyon şoförlüğü, otobüs kaptanlığı, tamircilik ya da makine mühendisliği… Oysa bugün, Eskişehir’in caddelerine, fabrikalarına, ofislerine baktığında bu algının her geçen gün daha da kırıldığını görüyorsun. Kadınlar, hem toplumun onlara yüklediği kalıpları yıkarak hem de azimleriyle, yetenekleriyle, emeğiyle hayatın her alanında “ben de varım” diyorlar.
Ama şunu açıkça söylemek lazım; bu yol kolay değil. Kadın olmak zaten başlı başına bir mücadele gerektirirken, erkek egemen görülen mesleklerde var olabilmek iki kat daha fazla çaba istiyor. Bizim sektör de bunun en net örneklerinden biri. Muhabirlik, hele ki sahadaysan… İnsanların arasına karışıyorsun, bazen hiç tanımadığın yüzlere mikrofon uzatıyorsun, kimi zaman sert tepkiler alıyorsun, kimi zaman dışlanıyorsun. Sırf kadın olduğun için söylediğin söz hafife alınabiliyor, soru sorma hakkın sorgulanabiliyor. İşte o zaman anlıyorsun; kadın olmak, mesleğini severek yaparken bile ekstra bir dayanıklılık gerektiriyor.
Yine de vazgeçmiyoruz. Çünkü kadın olmak, güçsüz olmak değil. Tam aksine, karşılaştığın tüm önyargılara, yorgunluklara, gözle görünmeyen engellere rağmen dimdik ayakta durabilmek demek. Eskişehir’de otobüs süren bir kadın da, sabahın ilk ışıklarıyla gazetesini hazırlayan bir kadın muhabir de, fabrikanın ağır makineleri başında çalışan bir kadın işçi de aslında aynı şeyi söylüyor: “Yapabilirim, başarabilirim.”
Ve belki de en önemlisi, bunu yaparken kadınlığından ödün vermiyorsun. İster topuklu ayakkabı giyiyorsun, ister ruju sürüp çıkıyorsun… Çünkü yeteneğin, emeğin, cesaretin dış görünüşünle, giydiğin ayakkabıyla ölçülemez. Kadınlar, hem güçlü hem zarif olabileceklerini; hem kırılgan hem dimdik durabileceklerini her gün yeniden ispatlıyorlar.
Bugün Eskişehir’in toplu taşımasında kadın şoförler direksiyona geçtiyse, medya sektöründe kadın muhabirler cesaretle sahadaysa, bu yalnızca bir meslek seçimi değil, topluma verilen güçlü bir mesajdır. “Kadınlar her işi yapabilir” mesajı… Erkeklere atfedilen hiçbir meslek, aslında yalnızca onlara ait değildir. Yeter ki kadınlara fırsat verilsin, yeter ki ön yargılar biraz olsun kırılsın.
Belki bir gün, “kadın şoför”, “kadın muhabir” gibi önüne cinsiyet ekleyerek konuşmayacağız. Çünkü kadınların varlığı bir istisna değil, hayatın olağan akışı olacak. O zamana kadar Eskişehir’de direksiyon başındaki kadınlara, mikrofonu elinden düşürmeyen muhabirlere, fabrika tezgâhında gece gündüz çalışan kadınlara selam olsun. Onlar sadece kendi ekmekleri için değil, yarının daha eşit, daha adil bir dünyası için de çalışıyorlar.