Eskişehir Sanayi Odası Celalettin Kesikbaş’la keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Şehir Gazetesi olarak neredeyse pek çok konuda Sayın Kesikbaş’la görüş ayrılıkları yaşıyor olsak da nihayetinde ortak bir paydaşımız var: “Eskişehir’in kalkınması…”
Bendeniz bu köşede pek çok sefer, Sayın Kesikbaş’ın söz konusu çıkışlarla siyasete göz kırptığı ifade etmiştim. Ne var ki Celalettin Kesikbaş görüşmemizde, amacının Eskişehir sanayisini geliştirmek olduğunu ve kesinlikle siyasette yer almayacağını ifade etti.
Evet efendim, ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş bu açıklamasıyla siyasete girmeyeceğini ilk kez net bir şekilde belirtmiş oldu.
Gerçi siyaset sahnesinde yer almak her bireyin olduğu gibi kendisin de en doğal hakkı. Bendenizin yıllar yılı karşı çıktığım konu bazı STK başkanlarının, başında oldukları kurumları siyasi basamak olarak kullanmaları.
Böylesi bir yaklaşım sergilenmediği sürece dileyen siyaset yapsın dileyen yapmasın efendim.
Yeter ki başkanlığını yaptıkları odalar üzerinden kendilerine bir siyasi patika açmasınlar.
Geçmişten bugüne Eskişehir Ticaret Odasının bu işlere nasıl alet edildiğini hatırlamayan yoktur sanırım.
Sayın Kesikbaş işte tam bu noktada amacının Eskişehir sanayicisine hizmet etmek olduğunu ve siyasete kapısının kapalı olduğunu belirtti.
Ne diyelim?
Sayın Kesikbaş’ın sözünde ne derece kararlı olduğunu zaman gösterecek diyelim.
****
BİR ÖNERİ GETİRİRKEN SONUÇLARINI DA DÜŞÜNMEK LAZIM
Pandeminin etkilerini iliklerimize kadar hissettiğimiz bir dönemden geçiyoruz. Pandemiye yönelik tedbirleri almakta geç kalınması, alınan tedbirlere yönelik yeterince denetim yapılmaması, aşılamanın ülke genelinde oldukça yavaş ilerlemesi gibi sebepler bizleri bu noktaya getiren baş faktörler oldular.
Bugün alınan tüm tedbir ve önlemlere rağmen vaka sayılarını düşüremiyor olmamız çok ciddi bir sıkıntı.
İçinde bulunduğumuz sıkıntılı süreçten çıkabilmek adına bir takım çözüm önerileri de getirmiyor değil.
Sözünü ettiğimiz çözüm önerilerinden birini de CHP PM Üyesi ve 26. Dönem Eskişehir Milletvekili Sayın Gaye Usluer dile getirdi:
“Tam kapanma olmazsa, sahte ve sözüm ona tedbirler açıklanırsa unutmayalım bugünleri yarınki daha kötü günlerin başlangıcı olarak hatırlayacağız.”
Sayın Usluer’in açıklaması bu şekilde. Gaye Usluer ‘tam kapanma’ uygulansın istiyor.
İstiyor istemesine de uygulanabilirliğini düşünüyor mu acaba?
Tam kapanmanın kesin çözüm olduğuna bendeniz de katılıyorum.
Gelişmiş ülkelerin pek çoğu bu uygulamayı gerçekleştirdiler ve vaka sayılarını hızla aşağı çektiler.
Ne var ki ‘tam kapanma’ dediğimiz uygulamanın süresi 21 veya 30 gün olarak tanımlanıyor. Oldukça uzun bir süre…
Bu süre zarfında işletmelerin ve çalışanlarının, serbest meslek sahiplerinin ve daha pek çok vatandaşımızın ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağız?
Bir örnekle yola çıkarsak İngiltere 3. kapanmada sadece işletmeler için 4,6 milyar sterlin, yani yaklaşık 6,4 milyar dolarlık destek paketi açıkladı.
Bir önceki kapanmada işletmelerin her bir mağazası için aylık olarak 3 bin sterlin destek sağladı. Bir diğer anlamda mağaza başına aylık yaklaşık 35 bin lira destek sağladı. İşletmeler de bu destekle kendi çalışanlarının maaşları, işyerlerinin kiraları başta olmak üzere tüm giderlerini karşılayabildiler. Kaldı ki nakit desteğine ek olarak istihdam desteği ve kira ötelemesi gibi ek önlemler de aldılar.
Şimdi İngiltere’ye bırakıp ülkemize gelelim. Aynı destekleri sağlayamayacağımız ortadayken tam kapanmayı talep etmek bencillikten başka bir şey olmaz.
Hali vakti yerinde olan için sorun yok.
İşverenler, işçiler, serbest meslek sahipleri bu 21 veya 30 günlük süreçte ne yer ne içer bir düşünmek lazım.
Buzdolaplarını kim dolduracak?
Elektrik ve doğalgaz faturalarını kim ödeyecek?
Kiraları kim karşılayacak?
Ne diyelim?
Ek ödemeler hariç 15 bin 800 lira emekli Milletvekili maaşı alan biri için tam kapanma sorun olmayabilir?
Peki yukarıda saydığım kişiler ne yapacaklar?
Ekmek bulamazlarsa pasta mı alsınlar?
Bu suretle bir öneri getirirken o önerinin doğuracağı yıkıcı sonuçları göz ardı etmemeliyiz.
Bendeniz yarın yine buradayım.
Beklerim efendim…