Ünlü şarkıcı Gülşen’in tutuklanmasının yankıları sürüyor. Konuyla ilgili hemen her kesimden farklı tepkilerin geldiğine tanık oluyoruz.
Bir tarafta tutuklama kararına karşı çıkanlar…
Bir tarafta ise ‘etliye sütlüye karışmayayım’ edasında olanlar…
Lakin bir kesim var ki daha yakın zaman önce Sezen Aksu’yu linç ederken, şimdi de Gülşen’in tutuklanmasına alkış tutuyorlar…
***
Konunun hukuksal tartışmaları sürerken Eskişehir Baro Başkanlığının da yaşananlara kayıtsız kalmadığına tanık olduk.
Geride bıraktığımız gün Eskişehir Baro Başkanlığından konuyla ilgili bir basın açıklaması geldi.
(Açıklamanın tam metnini Şehir Gazetesi’nde bulabilirsiniz.)
***
Eskişehir Barosunun ‘KEYFİ TUTUKLAMALAR SON BULSUN’ başlıklı basın açıklamasının satır başları şu şekilde…
“Sanatçı Gülşen Bayraktar Çolakoğlu’nun dört ay önce bir konser sırasında sarfettiği ve çeşitli yayın organları aracılığıyla kamuoyuna yansıtılan ifadeleri sonrasında, sosyal medya örgütlenmesi ve provokasyonları ile gündem yapılarak, esasen bir koruma tedbiri olan ve şartları Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda sıkı bir şekilde düzenlenen tutuklama müessesesi aracılığıyla yasanın amacına, şartlarına aykırı bir şekilde, kamuoyuna adım adım takip ettirilen bir süreç izlenerek tutuklanması ve cezaevine gönderilmiş olması, daha önce de pek çok kez örneğine rastladığımız bir biçimde hukuk güvenliği ilkesini temelinden sarsmıştır.
Sarf edilen sözlerin suç oluşturup oluşturmadığına, ifade özgürlüğü kapsamında kalıp kalmadığına dair yapılacak yargılama beklenmeksizin, İnfaz Kanunu hükümleri göz ardı edilerek, Ceza Muhakemeleri Kanununun tutuklamaya dair hükümlerine aykırı bir şekilde, tutuklama tedbirine cezalandırma yöntemi olarak başvurulmuş olması kabul edilemez.”
Evet efendim açıklamalar bu şekilde.
Eskişehir Barosu’nun yapmış olduğu açıklama ile farkını bir kez daha hissettirdiğine şüphe yok.
Sağ olsunlar var olsunlar…
***
Bendeniz de konuyla ilgili birkaç noktanın altını çizmek isterim.
Gülşen’in ilgili sözlerinin sineye çekilebilir bir yönü olmadığı muhakkak.
Velakin eşi İmam Hatip’de okumuş ve deyim yerindeyse mahallenin içinden bir birey olarak birkaç kelam etmek isterim.
Tutuklamak da nedir?
Dahası tutuklama kararı öncesi ve sonrası sanatçıya hatta beş yaşındaki çocuğuna kadar misli misli yapılan hakaretleri hangi vicdan kabul edebilir?
***
Yeri gelmişken bir dip not paylaşmak isterim.
28 Şubat sürecinde, İzmir Ege Üniversitesi’nde öğrenciydim. Anti demokratik kararlar çerçevesinde türbanlı öğrencilerin derslere girmesinin yasaklandığı bir dönem içersindeydik…
Peki ne olmuştu?
Sağcısı, solcusu, Türkçüsü, Kürtçüsü, MGV’lisi (Milli Gençlik Vakfı) hep birlikte, başörtülü öğrencilere anfi sıralarına kadar eşlik etmiştik.
Birileri bu kardeşlerimize bir densizlik etmesin diye…
Temel hak ve özgürlüklerine, yaşam tarzlarına ket vurulmasın diye…
Aradan o kadar yıl geçmiş…
Velakin son hadiseden de görüyoruz ki temel hak ve özgürlükler konusunda pek bir şey değişmemiş.
‘Yine aynı tas, aynı hamam…’
Bendeniz yarın yine buradayım.
Beklerim efendim…
GÜNÜN SÖZÜ:
Kimseden bir şey bekleme, böylece asla hayal kırıklığı yaşamazsın.
- SYLVİA PLATH