ESKİ’nin bir yıl içinde suya yaptığı üçüncü zam Eskişehir’de yaşayan her vatandaş gibi elbette benim de gündemim.
Temel ihtiyaç maddesi olarak gördüğüm, hatta bir adım ileri gideyim bilinçli ve refah bir toplumda ücretsiz olarak verilmesi gerektiğine inandığım şebeke suyuna yapılan fahiş zamların sonuna kadar karşısındayım.
Diğer tüm zamlarda olduğu gibi, su zammına itiraz etmeyecek, ses çıkarmayacak kadar da aklımı yitirmedim.
Hemen hemen tüm Eskişehir gibi, soğukta uzun uzun sıramı bekleyip son bir kez zamsız tarifeden suyumu yüklettim.
Günlerdir haberlerini yapıp gazetemize taşıdığım kuyruklardan ben de nasibimi aldım…
Gelelim işin diğer boyutuna…
Biliyorsunuz, bu ayın başında, TÜİK’in son açıkladığı verilere göre enflasyon yıllık bazda yüzde 85,51 oldu. ENAG ise yıllık artışı yüzde 185,34 olarak açıkladı.
TÜİK’in gerçeği yansıtmadığı ifade edilen, nasıl hesaplandığı pek de bilinmeyen enflasyonu bile yüzde 85’i geçmişken, bazı kesimler üst perdeden bağıra çağıra itiraz etse de bir ekonomik krizle karşı karşıya olduğumuz gerçeğini kabul edelim.
Üstelik bu ekonomik kriz bir anda da olmadı. Göstere göstere, bağıra çağıra geldi.
Ekonomik krizden vatandaşın payına düşen de kuyruklar oldu.
Mesela ilk olarak tanzim satış kuyruklarını hatırlayalım.
Yıllarca iktidarın en önemli söylemlerinden olan tüp kuyrukları önce yerini sebze kuyruklarına bıraktı. Vatandaşlar uygun fiyata patates ve soğan alabilmek için kuyruğa girdi.
O kuyruklar için ‘varlık kuyruğu’ denildi.
Sonrası zaten çorap söküğü...
Ayçiçek yağı kuyrukları, şeker kuyrukları, akaryakıt kuyrukları, un kuyrukları, askıda ekmek kuyrukları, birkaç kişinin alınacağı işe on binlerce kişinin başvurduğu işsizlik kuyrukları ve hatta yalnızca birkaç ay önce Tarım Kredi Kooperatiflerinde yaşanan indirim(!) kuyrukları…
Hepimiz, her seçim döneminde bedava dağıtılan makarnayı, birkaç lira daha ucuza almak için sabahın 7’sinde kuyruğa giren insanları gördük.
Bunların hiçbirini hatırlayamadınız mı?
O zaman sizi belediyenin halk ekmek büfelerine davet edeyim.
Şimdilik 4 lira olan beyaz ekmeği 2,5 liraya almak için kuyrukta bekleyenleri görünce belki hatırlarsınız.
Ekmeğinizi fırından alacak kadar geliriniz yüksekse, fırıncınıza kaç kişinin yarı fiyatına dünkü bayat ekmekleri almak için sıraya girdiğini de sorabilirsiniz.
Unutmadan, bir de sınır kapılarındaki kuyruklar var hafızalarda.
Ancak onun bizimle ilgisi yok.
Türk Lirası dibi görünce Kapıkule’den ülkeye giriş yaparak, vatandaşımızın saatlerce bekleyip ucuza almaya çalıştığı ürünleri kasa kasa almak için gelen Bulgarların oluşturduğu kuyruklar…
Bizim alamadığımız ürünlere batan geminin malları muamelesi yapanlar…
Şimdi hatırladınız mı?
ESKİ’nin fahiş zamlarının ardından meydanlarda boy gösteren, vatandaşın haklı isyanını dile getirenler, bütün bunlar olurken neredeydi?
Herhangi birinizi “Elektriğe ve doğalgaza art arda bu kadar zam yapılmaz. Vatandaş bunu nasıl karşılayacak. Bu ekonomik krize acil önlem alınmalı” derken neden göremedik?
Tanzim satışlarda ucuza patates ve soğan almaya çalışan insanlara ‘varlık kuyruğu’ benzetmesi yapıldığında hanginiz itiraz ettiniz?
Derdiniz gerçekten suya yapılan fahiş zamlarla omuzlarına bir yük daha binen vatandaş mı, yoksa su zammını sadece şov aracı olarak kullanıp belediyeye karşı siyasi bir tavır almak mı?
Vatandaşın bu soğukta kuyrukta beklemesi sizin gerçekten bu kadar üzdü mü?
Vatandaşın kuyruğa girmesiyle ne zamandan beri ilgilenmeye başladınız?
Vatandaş uzun zamandır zaten kuyruktaydı.
Siz neredeydiniz?