Bazı şehirlerin geçmişi, sadece tarih kitaplarında değil; duvarlarda, sokak aralarında, makinelerin paslanmış seslerinde yaşar. Eskişehir de öyle bir şehir. Yıllar önce hayal edilen, ama tam olarak gerçeğe dönüşemeyen bir rüyanın izlerini hâlâ taşır bu topraklar. Devrim otomobiliyle başlayan ama yarım kalan bir hayaldi bu. Bugün o hayal, bambaşka bir surette, daha güçlü ve daha kararlı bir şekilde yeniden doğuyor.

Çin merkezli otomobil markası SWM Motors, Türkiye’deki üretim yolculuğuna Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nde başlama kararı aldı. Bu, sadece bir yatırım haberi değil. Bu, bir şehrin hafızasına, ruhuna ve emeğine atılan bir imza. Bu topraklara yeniden otomobil kokusu gelecek. Ama bu kez sadece umutla değil; planla, teknolojiyle ve güçlü bir vizyonla.

Yatırımın arkasında Urzat Otomotiv A.Ş. yer alıyor. 2025 yılı içinde üretimin başlayacağı bu dev tesis, önce iç pazara, ardından da yakın ülkelere ihracat yapmayı hedefliyor. Bu gelişme, sadece Eskişehir için değil; Türkiye için de sanayide yeni bir dönemin habercisi olabilir.

Ama gelin biraz geriye dönelim…

1961’de üretilen Devrim Otomobili, bir milletin “biz de yapabiliriz” demesinin ilk çırpınışıydı. Yarım kalan o girişim, yıllar boyu zihnimizde buruk bir umut olarak kaldı. İşte şimdi, Eskişehir’in yeniden otomobile dokunacak olması, o umudu yeniden canlandırıyor. SWM’in elektrikli ve hibrit araç montajını Eskişehir’de yapacak olması; bu şehrin geleceğini teknolojiyle birleştiren bir devrimin başlangıcı olabilir.

Eskişehir OSB Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli, bu yatırımı “şehrin 60 yıllık otomotiv üretme hayalinin yeniden canlanması” olarak tanımlıyor. Gerçekten de öyle. Çünkü bu yatırım, yalnızca metalin ve çeliğin bir araya gelip şekil alması değil. Bu, geçmişle gelecek arasında kurulan bir köprü. Bu köprünün taşları ise; mühendisler, ustalar, çıraklar ve geleceğe inanan gençler tarafından döşenecek.

Yatırımın liderlerinden Murat Ertaş, Eskişehir’i “sadece üretim üssü değil, aynı zamanda bir teknoloji ve inovasyon merkezi” olarak tanımlıyor. Bu söz aslında şunu söylüyor bize: Bu şehir sadece araç üretmeyecek. Aynı zamanda fikir üretecek, mühendislik geliştirecek, belki de Türkiye’nin mobilite geleceğine yön verecek.

Neden Eskişehir sorusunun cevabı çok açık:

Sanayi kültürü güçlü, iş gücü nitelikli. Demiryolu ve karayolu ile güçlü bir lojistik ağına sahip. Ve belki de en önemlisi; bu şehir çalışkan. Üretmeyi seviyor. Yıllardır havacılıkta, raylı sistemlerde ve beyaz eşyada elde ettiği başarıyı, şimdi otomotivde taçlandırmaya hazır.

İlk araçların banttan ineceği gün, sadece bir üretim başlangıcı değil; aynı zamanda bir şehrin kader çizgisinde yeni bir dönemin miladı olacak. Bu yatırımın sağlayacağı istihdam, eğitimli gençlerin şehre olan bağlılığını artıracak, sanayiye olan ilgiyi canlandıracak. Üniversitelerden mezun olan mühendisler artık başka şehirlerde değil, kendi memleketlerinde kariyer kurabilecekler.

Bu şehir yıllardır çok şey başardı. Ama şimdi başarma sırası, daha derin bir inanca dayanıyor:

“Hayallerin üzerinden yıllar geçse de, tohum doğru toprağa düşerse, yeşerir.”

Ve şimdi o tohum, Eskişehir OSB’de filizleniyor.

Bu şehrin otomobile yeniden dokunacak elleri var.

Ve artık yarım kalmış bir hayal değil, tamamlanacak bir geleceğimiz var.